Cemaatçi Atatürkçü ve Fenerli…

Bu üçü bir arada olamaz mı?

Yani cemaate bağlı olabilmek için Fenerli olmamak ön koşul mu? Fenere kongre üyesi olmak için, Feneri tutmak için kendinizi manen cemaatten soyutlamak zorunda mısınız?

Veya hem Atatürkçü aynı zamanda cemaatçi olunamaz mı?

Yahut hem Atatürkçü, hem cemaatçi, hem de Fenerli olunamaz mı?

Madem cemaat Fenerbahçe’yi ele geçirmeye çalışıyor Fenerbahçe de karşı atağa geçsin yirmi beş milyon taraftarıyla cemaati ele geçirsin! Üstelik cemaate tabi olmak için kongre üyesi, aidat vs gibi zorunluluklarda yok. İşin merkezinden yan yollara sapabilirsiniz, fakat gerçeklerden kaçamazsınız.

Merak ediyorum cemaat sempatizanı olan Fenerbahçe taraftarı, yöneticisi bu işe nasıl bakıyor? Hayatlarının belki de en zor kararını vermek durumundalar “yeşil sahalar mı? Yeşil cennet mi?” peki bu sorunun sorulmasına neden olan kim? Gülen Hoca mı? Aziz Yıldırım mı? Cevap Aziz YILDIRIM çünkü ona göre “cemaat Fenerbahçe’yi ele geçirmeye” çalışıyor!

Aslında bu işi buraya kadar TFF getirdi, nasıl mı?

Çok kolay, alınan TFF kararlara göre Aziz Yıldırım şike olayından suçsuz bulundu derseniz ve mahkeme kararlarını beklemeden birilerini aklarsanız o kişiye de sebepler ve nedenler üzerinden suçlama yapma hakkı tanırsınız, şöyle ki “ Bakın ben suçsuzum demiştim, alın işte suçsuzluğum ispatlandı bana ve Fenerbahçe’ye komplo düzenlendi ve Bu işi Gülen cemaati” yaptı. Öyle ya madem ortada şike yok öyleyse Aristo mantığına göre burada bir komplo var. Peki, bunu kim yapar? Yürütülen her komplo teorisinin arkasından ismi gündeme getirilen “cemaat yapar” bu arada bir tek Deniz Baykal komployu pensilvanya da aramamıştı onu burada ayrı tutmak gerekiyor.

Şimdi mahkemenin vereceği karar çok önemli olacak! O karara göre birileri çuvallayacak. Bu ya savcı olacak ya da TFF, veya suçlu ya Gülen hoca olacak ya da Aziz Yıldırım maalesef gelinen nokta bu.

Peki, şike var mı?

Var ama sahaya yansımadı nasıl mı?

Onun sırrı Rıdvan Dilmen ve Tuzcuoğlun da! Umarım bir gün çıkar açıklarlar, açıklarlarda bu kadar büyük hizmetleri olan bir cemaati zan altında olmaktan kurtarırlar, yoksa evlerinden kilometrelerce uzakta ülkelerinin ve dinlerinin hizmetinde olan binlerce insanın vebali boyunlarında asılı kalacaktır. Çünkü hizmet kişisel çıkarlar için kurban edilemeyecek kadar kutsaldır…

Neden Rıdvan ve Tuzcoğlu dedim…

Her şey bir spor programında Tuzcuoğlu ve Dilmenin bir araya gelmesiyle başladı, Tuzcuoğlu kurumlar ve şahıslar ayrılmalı “şike sahaya yansımış mı ona bakılmalı” dedi. Bu sihirli cümle Rıdvan Dilmeni büyüledi ve durumdan vazife çıkardı. Sonrasına kendisi cevap versin! Kimler arandı? Neler konuşuldu görüşüldü?

Aslında bunlar sır değil bunu Baransu yazdı. Fakat şimdilerde iş çok farklı bir boyuta kaydığı için gerekli açıklamayı yapmak elzem oldu. Aksi takdirde günahsızca hizmet etmeye çalışan binlerce insan zan altında kalmaya devem edecek.

KISACASI YAPILAN BU KURTARMA OPERASYONUN BEDELİNİ CEMAAT ÖDEMEMELİ…