Gezi parkı eylemi sekizinci güne ulaştı binlerce insan hala Taksim Meydanı'nda hala diğer illerin meydanlarında ''Tayyip istifa'' ortak paydasında buluşuyor.

Yıllardır mitinglere giderim, cumartesi Taksim Meydanı'nda canlılığa, dinamik yapıya ve gençlerin heyecanına şahit oldum.

Akşamları abartısız bütün İstanbul'da dokuzda başlayan tencere tava tıkırtısı derinden gelen hoş bir müzik sesi gibi kulaklarımızda çınlamaya başladı.

Peki bu kadar insanın bir konuda birleşmesi yani tencere tava tıkırtıları ve ''Tayyip istifa'' ortak paydasında kim buluşturdu?

Bunun cevabı herkese ve her kesime göre farklı olduğu için şimdilik herkesin cevabıyla herkesi baş başa bırakalım daha iyi.

Bir şey oldu, binler milyonlar her akşam bir araya geliyor ve tarihimizin en kararlı kitle hareketi devam ediyor.

Esas beni korkutan derin güçlerin ve provokasyon yapacak ajanların disiplinsiz kitle üzerinden yapabileceği acımasız eylemleri olacaktır.

Ne olabilir?

Örneğin Atatürk Kültür Merkezi (AKM) yakılabilir, bir camiye molotof atılıp yakılabilir, baş örtülü gençlere, kuran kursuna, camiden çıkan cemaate saldırı olabilir.

Ayrıca kitleler üzerine ateş açılabilir, toplu ölümler olabilir.

Bu durum 12 Mart 1971' in arkasından yaşanmıştı.

Deniz Gezmiş ve arkadaşları ve gençlik eylemleri devam ederken bir çok kamu binası yakılmıştı.

Sonuçta yangınlar, sabotajlar, anarşist diye görülen Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının üzerine atılmıştı.

O gençlerin bu eylemleri yapmadığı ve derin güçler tarafından yapıldığı yıllar sonra yazılmıştı.

Bu günde o gün gibi olabilir.

Eğer halk hareketiyle baş edilemeyecek noktalara doğru gidildiği anlaşılırsa, bu tür provokatif eylemler yapılacaktır.

Şu an itibarıyla Hatay ve Ankara'dan iki gencin öldüğü haberi geldi ki bu hiç istenmeyen bir durumdur.

İşte artık bu geniş kitlelerin eylemlerini daha disiplinli daha düzenli ve planlı yapmaları gerekecektir.

Çünkü herkes akşam evinden çıkıyor ve arkadaşıyla mesajlaşarak eylem alanlarının yolunu tutuyor.

İşte bu tür kalabalıklar provokasyona açık olduğu için biraz evvel yazdığım gibi kitleyi küçük düşürecek eylemler olabilir.

Buradan şunu anlıyoruz.

Halk isterse siyahı beyaz, beyazı siyah yapar.

Görsel medyanın bu eylemeleri görmezden gelmesi sonucunda halkın ekonomik boykotunu görününce, NTV'nin bankasının hisse senetleri tepe taklak oldu.

Diğer kanalların ekonomik uzantılarına aynı boykotun geleceğini hisseden CNN, HABER-TÜRK ve diğer haber kanalları dün akşam koro halinde alanlara canlı yayınlarla bağlanmaya başladılar.

İşte bu halkın gücüdür.

Birde yıllardır bu halkı küçümseyen, bidon kafalılar, göbeğini kaşıyanlar, cahiller diye gören halkı anlamamış yarı aydınlar, seçkinci kafalar şimdi ne diyecekler merak ediyorum.

O zaman bile bizler bu halkın örfünü, adedini, geleneklerini, inançlarını küçümsemek doğru değildir derken onlar bu halktan bir cacık olmaz diyorlardı.

Bu gün o insanlar kitlelerin bu tavrını gördükten sonra utanmış olmalılar.

Bu halk AKP ye oy veriyorsa sebepleri bellidir.

Bu sebepleri görmezden gelerek halkı cahil diye suçlamak tembel, hantal, hazırcı ve masa başından örgütlenme sevdalısı siyaset şeklidir.

Bundan dolayı artık macun tüpten çıkmıştır.

Hiç kimse ben yaparım, ben iyisini bilirim, siz ne yaparsanız yapın ben yaparım,üç beş çapulcuya itibar etmem derken bin kez yutkunmak zorunda kalacaklardır.

Bu ülkede halkın özgürlüklerine ne kadar düşkün olduğunu gösteren bir eylemle karşı karşıyayız.

Bundan dolayı artık hiç kimse halkın içkisine, yaşam biçimine, bir kadeh şarabına birasına, eşiyle dostuyla sevgilisiyle sarılıp koklaşmasına, metroda nasıl oturacağına, kaç çocuk yapacağına karışamayacaktır,karışmamalıdır.

Bu ülkede çeşitli yaşamların, farklı kültürlerin, farklı inançların, bir arada yaşadığı ve beraberce yaşamaya mecbur olduğunu hiç kimse unutmamalıdır.

Bu gün AKP iktidarı ''Ben yüzde elli aldım, istediğimi yaparım'' demenin demokratik bir söylem olmadığını mutlaka anlayacaktır.

Milyonlar bunu anlatmanın mücadelesi için alanlardadır.

Türkiye bir dönüm noktasına gelmiştir.

Ülkeyi karıştırmak isteyenlere meydan vermeden, alevi-sünni, Kürt -Türk, laik -dindar çatışmasına meydan verecek davranışlardan kaçınmak en başta ülkeyi yönetenlerin görevi olmalıdır.

Bu gün birbirimizi anlama günüdür, bu gün bu eylem yapan gençleri anlama günüdür.

Umut var mı diye sorarsanız...Sayın başbakanın çapulcular sözünden sonra hiç bir umudumun olmadığını, bu tavırla ülkenin daha kötü günlere gebe olduğunu belirtmek isterim.