Türkiye’nin geleceği ile ilgili önemli bir adım 16 Nisan’da yapılacak referandum…

Daha önce de yazmıştım…

Bu referandumda Türkiye’de ne değişecek?

Bugün var olan iktidarı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı düşünün… Binali Yıldırım Başbakan olmayacak, tüm yetkiler Tayip Erdoğan’a verilecek…

Referandum ile ilgili yapılan propagandalarda o kadar yanlış bir strateji izleniyor ki!..

‘Evet’çileri de aynı..

‘Hayır’cıları da aynı… Al birini vur ötekine…

Öyle dengesiz adaletsiz harcamalar var ki, milletin parası çarçur ediliyor, sokaklara dökülüyor.

Evet çiler rejimi değiştirmekle, Türkiye Cumhuriyeti devletini bitirmekle suçlanıyor, Hayırcı siyasi ağızlar tarafından, Hayırcılar ise Evetçilere göre terörist….

Her şeyi anlıyorum da bir Ülkenin Cumhurbaşkanı ile Başbakanı’nın vatandaşlarının yaklaşık yüzde 50’sini terörizmle ve teröristlikle suçlamasına anlam veremiyorum…

Diyelim ki öyle….

Bu zihniyete göre; 60 milyonluk ülkenin 40 milyonu terörist veya teröristlere yataklık yapıyor. Söylenen sözlerden bu anlaşılıyor.

****           *****

Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir konuşmasında şunları söylüyor:

“Barışın simgesi 'evet'tir, Barış 'Hayır’dan geçmez. Bu toprağın uğrunda şehit olanlar 15 Temmuz'da gördük. Onlar 'evet’ çiydi. 15 Temmuz'da 'evet' diyerek yürüdüler, onlar hayır diyenlerin karşısına dikildiler. 15 Temmuz gecesi ölenler evet çiydi, evetçi. F-16'larla bomba yağdıranlar bugünün hayırcıları. Bunu eleştirenler olacak ama söylemek zorundayım. Bu böyle. 249 şehit, 2193 gazi verdik. Sorunumuz rejim sorunu değil, sistem sorunudur. Bu sistem değişikliği milletin 16 Nisan'da yönetime el koymasıdır.”

Söylem güzel Sayın Cumhurbaşkanım…

Burada “Millet 16 Nisan’da yönetime el koyacak” diyoruz…

Bu güne kadar millet neredeydi?

Bırakalım Ak Parti öncesini bir kenara… Bu Millet Cumhuriyet tarihinde hiç olmadığı kadar sizin liderliğinizdeki Ak Partiyi 15 yıldır hiç kesintisiz iktidar yapmıştır. Hala da iktidarda…

Bu 15 yıldır siz iktidara başka bir yolla mı geldiniz. Size oy veren Millet değil miydi?

Şimdi eğri oturup doğru konuşalım… Doğruları söyleyelim…

Benim için siyasi partiler değil Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bekası önemli… Biz kişiler bu gün varız, belki bi satırların sonunu getiremeyeceğim kadar kısa bile olabilir ömrüm…

Bunu biz bilemeyiz. Bunu sadece ve sadece yaradan Rabbim (S.V) bilir.

*****          ******

Türkiye’de 12 Eylül Darbe Anayasa’sı diye üzerinde her seferinde konuştuğumuz, iktidarı muhalefeti sürekli konuşulan ve yerden yere vurulan Anayasa bir türlü baştan ele alınıp değiştirilemiyor. Değiştirilen, değiştirilmesi teklif edilen ve halkın önüne getirilen maddelere bakın….

Türkiye’de Anayasa sorunu değil, siyasi yapı sorunu var.

Türkiye’de Anayasa yerine Siyasi Partiler yasası değişip, lider sultası siyasetten kurtulsak, inanın ki her şey daha iyi olacak.

Milletvekili adaylarını halkın belirleyeceği bir siyasi partiler yasasını zorunlu hale getirsek her şey değişecek.

O zaman parmak kaldırıp indiren vekiller yerine halkı kucaklayan, halkın istemine göre hareket eden vekiller olacak. Gerektiğinde parti liderine dur diyebilecek vekiller parlamento üyesi olacak.

O zaman bölgesinde sevilmeyen sayılmayan hiçbir kişi milletvekili adayı olamayacak. Dar bölge uygulaması ve tercihli sistem…

Her şeyi anlıyorum, şu partili Cumhurbaşkanı’nı bir türlü anlam veremiyorum…

Cumhurbaşkanı partisinin başkanı olacak, milletin yüzde 50’sinin başkanı kim olacak. Doğal olarak o başkan ülkenin tüm nimetlerini kendi parası gibi partililerinin önüne serecek, bu ülkenin o cumhurbaşkanının partisinden olmayan vatandaşları ne yapacak…. Benim oy verdiğim, benim siyasi düşüncem bile iktidar olsa bunu kabullenemem. Bu insanın doğasına yaradılışımıza, dinimizin değerlerine karşı bir sistem…

Örneğin, şu an yasal olarak geçilmemiş olsa da uygulama bu değil mi…. Şu an her şeyi yöneten Sayın Cumhurbaşkanı değil mi?

Sayın Cumhurbaşkanı 80 milyonun cumhurbaşkanıdır… Ama bugün baktığımızda, sanki bir partinin başkanı gibi devletin tüm imkanlarını kullanarak açılışlar adı altında katıldığı toplantılarda karşı tarafa verip veriştiriyor… Bu açılış organizasyonları devlet kasasından harcanan paralarda bu ülkenin tüm vatandaşlarının hakkı var… Peki herkesle helalleşebilecek misin. Allah’ü Taalanın şehitlik mertebesindekilerin bile affetmediği kul hakkını ne yapacaksınız...

Onun için partilerden gelip seçilmiş te olsa bizim gibi bir coğrafyada, bu milletin birliğini varlığını ortaya koyabilecek, gerektiğinde hepsine kucak açabilecek, hepsinin sorunlarıyla ilgilenebilecek tarafsızlık yeminine riayet edebilen Cumhurbaşkanı olması gerekir…

Yoksa bizi o kadar farkı yollara sürüklerler ki…

İşte bu gün olduğu gibi FETÖ örgütü…

Nasıl büyüdü bu kadar, nasıl yerleşti bu devletin kılcal damarlarına kadar…. Gerçek anlamda incelendiğinde 40 yıllık bu terör örgütünün devlete bu kadar sızması son 15 yıllık Ak Parti iktidarı döneminde olmuştur….

Tabi devlet içine girmiş olabilirler geçmişte ama, idari görevlere, yönetim birimlerine gelmeleri…

Ergenekon, Balyoz ve o günlerde yargıya vurulan büyük darbe… Ardından yapılan referandum…

Yine Sayın Cumhurbaşkanımızın geçmişte yaptığı bir konuşmadan şu satırları hatırlatmak istiyorum: “

Şayet, 17-25 Aralık sonrasında aldığımız önlemler olmasaydı, özellikle yargıda aldığımız önlemler olmasaydı bu darbe girişimi muhtemelen sadece Silahlı Kuvveler içindeki bir grup silahlı teröristin değil, polisiyle, yargısıyla, bürokrasinin diğer unsurlarının katılımıyla çok daha büyük bir tehdit olarak karşımıza çıkacaktı. Her şeye rağmen, bu hain örgütün gerçek yüzünü çok daha önceden ortaya dökememiş olmanın üzüntüsü içerisindeyim. Bundan dolayı hem Rabbimize hem de milletimize verecek hesabımız olduğunu biliyorum. Rabbim de milletim de bizi affetsin.”

Bu sözler her şeyi anlatıyor.

Buradan da bakarsak, bir Cumhurbaşkanı’nın insanlarını terörist ilan etmesi yerine “Neden benim insanlarım terörist oldu” diye düşünmesi lazım.

Sözde “Allah” demek bizim inancımız için yeterli değildir. Allah diyen bunu yüreğinde hissederek söyleyecek. Bu gün DEAŞ denilen terör örgütü de insanların boğazını keserken tekbir getirip filme çekip sosyal medyadan paylaşıyor…

Bunlara Müslüman mı diyeceğiz. İslam’ı küçük düşürmek için İslami terör örgütü diyenler yok değil… Onların ağa babaları 11 Eylül Amerika’sından sonra bu söylemi dünyada yaydılar…

Biz Müslümanlar bunlara karşı da dikkatli olup, Müslüman kanı döken bu hainlere, destekçisi ülkelere karşı ayıkta durmalıyız….

Onun için diyorum ki, Evet mi Hayır mı, iyi düşünelim…

Ne olursa olsun, Türkiyemiz için Hayırlısı olsun….