İnsanlığın binlerce yıldır en büyük çelişkisi ve savaşı iki konu üzerinden çıkmıştır.

Birincisi din, ikincisi etnik kökendir.

Din savaşları milattan önce bin beş yüz yılında Musa peygamberin ortaya çıkışıyla başlar bu güne kadar gelir.

Din savaşı sadece Müslümanlık üzerinden olmamıştır.

Hıristiyanlılk aydınlanma devrimine kadar mezhep savaşlarıyla yüz yıllar boyunca savaşmıştır.

Malumunuz Katolik, Ortodoks,Protestan mezhepleri üzerinden bu savaşlar devam etmiştir.

Bu konu üzerinden baktığımızda din savaşlarından Hıristiyan dünyasını kurtaran adım 1789 Fransız devrimiyle olmuştur.

Fransız devrimi dindarlara demiştirki; ''Siz dini inancınızı özgürce yaşarsınız fakat devlet yönetmeye talep açamazsınız''

Yani din devletin işine, devlette dinin işine karışamaz diyerek üç yüz yıldır bu adım sayesinde rahat bir nefes almışlardır.

Buna rağmen dinciliği esin kaynağı kabul eden bir takım çatışmalar olsa bile (İrlanda ve İRA olayı gibi) Avrupa ve Hıristiyanlar bu günkü huzurlu modern ve insanca yaşamı bu adımları sayesinde yakalamışlardır.

Bunun adına laiklik diyoruz.

Elli yedi tane İslam ülkesi içinde laikliği yaşayan ve bu güne kadar diri tutan tek ülke Türkiye olmuştur.

Bunun nedeni de Atatürk devrimleri olmuştur.

Bu gün Türkiye de yaşanan ise din ve ırklar savaşıdır.

Yani insanlığın binlerce yıldır yaşadığı bütün acıların sebebi olan din ve ırk savaşları Türkiye de başlamıştır.

Türkiye'yi yönetenler eşit adil ve herkesin dindarlığına ve ırkına saygı gösteren adımlar atmadığı taktirde, önümüzdeki yıllar ırklar ve dinler arsında sorunların daha da büyüdüğü yıllar olacaktır.

İnancı gereği sakal bırakan, takke cüppe takan insanlar seküler anlayışın hakim olduğu bölgelerde rahat edemeyecektir.

Tersi de geçerlidir,dindarların egemen olduğu alanlarda farklı inançlar veya inançsızlıklar rahat yaşayamayacaktır.

Dünkü anlayış tavır ve eylem devam ederse, seküler bir anlayıştan gelen doğudaki Kürt hareketi dinci yapılanmalara ve Türkçü yapılanmalara doğu ve güneydoğuda izin vermeyecektir.

KCK' nın etkin olduğu şehirlerde Türkçü ve dinci yapılanmalar o şehirleri terk etmek zorunda kalacaktır.(IŞİD refleksi)

Önümüzdeki yıllarda eğer kardeşliği, eşitliği, özgürlüğü, laikliği savunan ''Kürt-Türk birlikte yaşamalıdır'' düşüncesine sahip bir iktidar Türkiye'yi yönetir duruma gelmeyecekse, Türkiye bölünecektir.

Bu gün bir gecede tek bir hamlede 23 kişi ölmüşse yıllar sürecek iç çatışmalarda yüz binler ölecek bu da Türkiye'nin bölünüp parçalanması demek olacaktır.

HDP 'nin seküler bir anlayıştan geliyor olması doğuda alanlara hakim olursa batıda mutlaka ittifak ve destek bulacaktır.

Gezi olaylarının çıkış noktası da seküler anlayış olmuştur.

HDP ve gezinin ortak paydası sekülerizmdir.

Bu iki anlayış Türkiye genelinde birlikte yaşama kültürünü savunabilip tek bir amaçta yani ''Demokratik cumhuriyette'' buluşabilirlerse dinciliğin, ırkçılığın egemen olmadığı özgür demokratik bir cumhuriyet kurulabilir.

Bu Türkiye'nin yarınlarında batı gibi aydınlanmayı yakalayabilecek tek damar olarak görülüyor.

Eğer dincilik,Kürtçülük,Türkçülük ülkeye egemen olursa bunun sonu iç savaştır ve bunun sonu din ve ırklar üzerinden parçalanmış bir ülke olacaktır.

Bunun sonucunda da yüzbinlerce insanın ölümü, milyonlarca insanın ise yerini yurdunu terketmesi sonucunu doğuracaktır.

Bu durumdan dolayı ''Ortadoğu bataklığı'' benzetmesi yapılır.

''Bataklık'' dine, ırka göre oluşan yönetim anlayışları kendisi gibi düşünmeyen ve kendisine benzemeyen herkesi düşman görme anlayışıdır.

İşte son olaylar Türkiye'nin yol ayrımına girdiği bir dönemeçtir.

Ya doğru yol bulunacak(demokratik cumhuriyet,çoğulculuk özgür düşünce...v.b) kurtulacağız, ya da yanlış yol(ırkçılık,dincilik,baskı,şiddet...v.s) seçilecek bataklığın içinde olacağız.