Baş­ba­kan Tay­yip Er­do­ğan BDP ve PKK is­tek­le­ri­ne çok kız­mış bel­li­ki. İs­tek­ler ka­bul edi­le­cek gi­bi de­ğil.

Kı­zıl­ca­ha­mam top­lan­tı­sın­da öy­le şey­ler ko­nuş­tu ki şa­şır­dım. Şa­şır­dı­ğım ka­dar se­vin­dim.

Baş­ba­kan BDP’ye atıp tu­tu­yor ve te­rör ör­gü­tüy­le iş bir­li­ği yap­tı­ğı­nı söy­lü­yor, al­dı­ğı oyun meş­ru ol­ma­dı­ğı­nı id­di­a edi­yor­du.

Baş­ba­ka­nın çı­kı­şı­nı al­kış­la­dım, söy­le­dik­le­ri­ne şa­şır­dım!

Ne­den se­vin­dim?

Baş­ba­kan Re­cep Tay­yip Er­do­ğan re­fe­ran­dum­dan son­ra ger­çek­ten söy­lem­le­rin­de bü­yük de­ği­şik­lik­ler yap­tı.

Baş­ba­kan, sü­rek­li araş­tı­ran, hal­kın nab­zı­nı sü­rek­li tu­tan ve bu nab­za gö­re po­li­ti­ka­lar üre­ten bir ki­şi­li­ğe sa­hip.

Bel­li ki es­ki sa­bit fi­kir­le­rin­den vaz ge­çe­bi­li­yor. An­cak bu­ra­da­ki en­di­şem, sa­mi­mi­ye­ti...

Sa­de­ce be­nim en­di­şem de­ğil, top­lu­mun önem­li bir bö­lü­mü­nün en­di­şe­si de bu...

As­lın­da Baş­ba­kan bu­nu ya­ka­la­mış.

Onun için di­yor ­ya ‘Yüz­de 42 ne­den ha­yır de­di?’

Baş­ba­kan Er­do­ğan’ın bu yak­la­şı­mın­dan ola­cak ki ‘kürt po­li­ti­ka­sı’nda da de­ği­şik­lik var. Ya da bir tak­tik...

Bir suç­lu­yu ya­ka­lar­sın, suç iş­le­di­ğin­den yüz­de yüz emin­sin­dir. An­cak da­ha ya­ka­la­mak is­te­di­ğin ki­şi­ler var­dır.

Ya­ka­la­dı­ğın ki­şi­ye iti­raf­lar­da bu­lun­ma­sı için fır­sat­lar ta­nır­sın. Onu ser­best bı­ra­kır, ar­ka­sın­dan giç­li­ce ta­kip eder­sin.

Ne­re­ye gi­di­yor, ne­re­den ge­li­yor, ki­min­le bu­lu­şu­yor, ki­min­le ne ko­nu­şu­yor bun­la­rı tes­bit et­mek için bir plan ya­par­sın...

İs­tih­ba­rat ör­güt­le­ri ve gü­ven­lik bi­rim­le­ri­nin sık­ça baş­vur­duk­la­rı bir yön­tem­dir bu.

Kürt Açı­lı­mı’nı ya­pan Baş­ba­kan’ın; bir­den bi­re, dü­ne ka­dar her söy­le­dik­le­ri­ne mü­sa­ma­ha gös­ter­de­ği BDP’ye ve PKK’ya yük­len­me­si­ni gö­rün­ce yü­ka­rı­da yaz­dı­ğım suç­lu­yu ya­ka­la­ma mo­de­li ak­lı­ma gel­di.

BDP ve­ya ön­se­i ka­pa­tı­lan par­ti­ler PKK’nın si­vil tem­sil­ci­le­ri­mi di­ye hep tar­tış­tık.  Bu Kürt açı­lı­mı ile; BDP’nin ve­ya ön­ce­ki­le­rin PKK ile ay­nı ağı­zı kul­lan­dı­ğı­nı ve İm­ra­lı’da bu­la­nan Ab­dul­lah Öca­lan ile ne ka­dar ya­kın iliş­ki­de bu­lun­duk­la­rı­nı gör­dük.

Ya­ni Tüm Tür­ki­ye ve Dün­ya iliş­ki­ye şa­hit ol­du.

Dev­le­tin gö­rüş­me­le­ri de ay­yu­ka çık­tı.

An­cak ne var ki;  bu gi­bi olay­lar­da ta­viz ver­me­ye baş­la­dın mı, ayak tır­na­ğın­dan baş­lar­lar te­pe­ne ka­dar çı­kar­lar.

Baş­ba­kan Er­do­ğan’ın tek gö­re­me­di­ği bu ol­du. Baş­ba­kan bel­ki iyi ni­yet­le ‘Açı­lım Po­li­ti­ka­sı’ de­di... 

Ama bil­me­di­ği bir­şey var­dı; Te­rör ör­gü­tü ile ma­sa­ya otu­rul­maz.

Ney­se en azın­dan bu ‘açı­lım’ işi ger­çek­le­rin or­ta­ya çık­ma­sı­na ve Baş­ba­kan Er­do­ğan’ın­da bun­la­rı iyi­ce an­la­ma­sı­na ne­den ol­du.
Bu­ra­dan bi­le ge­ri dön­mek önem­liy­di.

Yok­sa PKK ile ma­sa­ya otur­ma­nın so­nu; ül­ke­yi böl­mek­ten öte­ye git­mez. İs­tek­ler ora­da. Adam­lar he­men ni­yet­le­ri­ni or­ta­ya ko­ya­rak ‘Özerk­lik’ bi­le ilan et­ti. Bu ka­dar ko­nuş­tu­ra­rak ‘suç üs­tü’ yap­tık!

Baş­ba­kan’ın Kı­zıl­ca­ha­mam’da ko­nuş­ma­sın­dan ben bu­nu an­la­dım.

Ne­den şa­şır­dım ve üzül­düm?

Baş­ba­kan’ın söy­le­di­ği her­şey çok gü­zel­di. Al­ti­na im­za­mı ata­rım. Ama bu­nu söy­le­yen mu­ha­le­fet­te olan bir par­ti olur­sa. Bu ül­ke­yi 8 yıl­dır kim yö­ne­ti­yor? Baş­ba­kan çı­kı­yor di­yor ki;

 “Se­çim si­lah­la­rın göl­ge­sin­de olu­yor. İn­san­lar kor­ku­tu­lu­yor, öz­gür­ce oy kul­la­na­mı­yor.

Al­dı­ğı­nız bu oy­lar şa­ibe­li­dir.”

Şim­di bu böl­ge­de ya­pı­lan se­çim­ler­de alı­nan oy­la­rın bir kıs­mı şa­ibe­li ise se­çim­le­rin tü­mü­ne şai­be ka­rış­mış­tır.

Ak Par­ti­ye ve­ri­len oy­lar şa­ibe­siz, di­ğer pa­ti­ye ve­ri­len oy­lar şa­ibe­li. Böy­le bir man­tık ol­maz.

O za­man hiç oy ala­ma­yan par­ti­le­rin siç­men­le­ri de si­lah kor­ku­sun­dan ya san­dık ba­şı­na gi­de­mi­yor ya da

öz­gür­ce oy kul­la­na­mı­yor.

Bu sa­at­ten son­ra dev­le­tin va­tan­da­şı­nın gü­ven­li­ği­ni sağ­la­ya­rak se­çim ya­pıl­ma­lı.

Baş­ba­ka­nın şa­ibe­li de­di­ği se­çim­ler ip­tal edil­me­li.


Hat­ta bu iş­ten rant ka­za­nan­la­rın ka­zanç­la­rı da ge­ri alın­ma­lı...

Dü­şün­se­ni­ze adam teh­dit­le oyy alı­yor ve TBMM’ye gi­ri­yor.

Ma­aş alı­yor, dev­le­tin tüm im­kan­la­rın­dan ya­rar­la­nı­yor. 


Bu­nu dev­let gö­rü­yor ve göz yu­mu­yor.

Bu­nu ben söy­le­me­dim, Baş­ba­kan’ın söy­le­di­ğin­den bu çı­kı­yor.

Oy kul­la­nır­ken öz­gür ira­de ye­rin­de de­ğil­se bu na­sıl se­çim olur.

Va­tan­da­şın se­çim­ler­de ­öz­gür ira­de­siy­le oy kul­la­na­ma­dı­ğı­nı söy­le­mek bir Baş­ba­kan için za­afi­yet­tir...

Eğer vatadaş özgürce oy kullanamıyorsa. devleti yöneten kişiler olarak suç sizin değil mi?

Vatandaşının güvenliğini sağlamak devletin, dolaysıyla devleti yöneten hükümetin işi değil midir?

Başbakan zaman zaman kendinin nerede olduğunu, iktidar da mı, muhalefette mi olduğunu unutuyor.

O kadar tutarlı davranışın yanıda bu tarz konuşmaları duyunca, Başbakan'ı ne oldu? sorusunu soruyorum.

Av­ru­pa gi­bi de­mok­ra­si­le­ri ge­liş­miş ül­ke­ler­de bir baş­ba­kan bu­nu söy­le­me ye­ri­ne

“Ben va­tan­da­şı­mın gü­ven­li­ği­ni sağ­lı­ya­mı­yo­rum” der ve is­ti­fa eder.

Son­ra BDP’ye söy­le­di­ği­niz söz­ler cok ağır ve suç­la­yı­cı.

Si­lah­la oy al­dı­ğı­nı id­di­a et­ti­ği­niz bir par­ti ile il­gi­li ne­den Cum­hu­ri­yet sav­cı­la­rı ha­re­ke­te geç­mi­yor.

Ne­den ‘Si­lah­lı Ör­güt’ de­di­ği­niz bu in­san­lar­la il­gi­li ya­sal iş­lem­ler baş­la­mı­yor?


Dev­let nu­tuk­lar­la de­ğil, ic­ra­at­lar­la yö­ne­ti­lir.