Türkiye hiçbir zaman bu kadar pisliğin bataklığın içine sürüklenmemişti.

Bu ülkede askeri darbeler de oldu, değişik tarihlerde yolsuzluk skandalları da oldu ama hiçbir zaman bu kadar pisliğin içine batmadı.

Türkiye’de dini unsurlara da saldırılar oldu ama hiçbir zaman insanlar bu kadar ayrıştırıılmadı.

Türkiye'de devletin dinamikleri; yargısı, polisi ve askeriyle hiçbir zaman bu kadar oynanmadı.

Demekki demokrasi(!) bize yaramıyor. Demokrasi dediğin nedir ki! Nasıl uygular ve nasıl hareket kabiliyeti sağlarsan odur. Yoksa demokrasi, özgürlük demekle özgürlük olmuyor.

Türkiye bugün geçmişte yaşadığımız askeri darbe yönetimleriniden daha mı özgür?  Adalet mekanizması siyasi yapıya bağlanmış bir demokrasiyi nasıl düşünürsünüz? Soruşturma yapacak bir savcının Vali’den izin alması gibi abes birşey olabilir m?

Bir milletvekilinin Başbakan ile ilgili verdiği soru önergesine yayın yasağı konulabilir mi?

Devleti soyduğu iddia adilen iş adamları, bakanlar sansürle koruma altına alınabilir mi? Daha sayacak o kadar çok şey var ki?

Ülkeyi hem siyaseten, hem ekonomik, hem sosyal olarak ayrıştırıp çökerteceksiniz....

Bu nasıl bir siyaset!..

Bugün gelinen noktada herkes durumdan rahatsız.

İnsanların dini duygularıyla oynayarak, her alanda Allah kelamını ağzından düşürmeyen bugünün siyasetçilerinin kul hakkını nasıl yedikleri, internete düşen dinleme tapelerinden belli.

Bu insanlar aralarında yaptıkları konuşmalarda ülkeyi nasıl söğüşlediklerini birbirlerine ifade ederlerken utandamadan bir de  “Bu milletin a.... s....m” diyebiliyor.

Bugün Başbakan bu kadar pisliği görüyor ve bunların üzerine gidemiyor...

Üzerine kapatıyor.

Soruyorum Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a...

Bu kadar iddia varken, neden çıkıp, “Oğlum Bilal git ifadeni ver” demiyor? Bunu deme yerine savcıyla, polisle uğraşıyor...

Savcılar değiştikten sonra Bilal Erdoğan’ın avukatı açıklama yapıyor, “Çağrılırsa gidip ifade verecek”...

Her şeyi ayarla sonra “Gidip ifade verecek” de...

İcraatlarıyla övünen Başbakan Erdoğan’ı siyasetiyle yıpratan işte bu.

Bugün düzen AKP iktidarına göre, yani bugüne göre dizayn edilip yasalar çıkarlamaya çalışılıyor.

Hadi bugün sizin için pislikleri örtmek üzere iyi bir düzen...

Ya yarın başka rakipleriniz iktidar olursa bu yasalardaki güç onların eline geçerse ne olacak... Bunu düşünen yok.

İnsanlar  yaptıkları işi ve aldıkları kararları kendi oturdukları koltuğa göre değil, yarın bu kolduğa rakiplerinin de oturduklarını düşünerek almalılar ve yapmalılar.

aydınSes gazetesinnde "Fatih Belediyesi ‘Historia AVM’nin yüzde 50 hissesini AKP’li bir vakfa sattı” diye haber yapmıştık. AKP’li bazı dostlarımız bizi, partiye yüklenmekle eleştirdi...

O dostlara dedim ki, “Bak arkadaş, bu AVM’yi alan vakfın başkanını tanımam... Çok iyi bir insan olabilir.. Bu vakıfta iyi hizmetler yapabilir. Olaya şöyle bir bakın... Peki dedim, ‘Bu vakfın başkanı CHP’li yada MHP’li olsaydı, Belediye Başkanı da bu partilerden birine mensup olsaydı... Ve aynı şekilde bir satış gerçekleştirilmiş olsaydı...  O zaman ne yapardınız” dedim.

Arkadaş, “Doğru söylüyorsun abi” dedi.

Vakıf hizmetleri güzeldir. Ancak vakıflarla uğraşan arkadaşların kimliklerinde siyaset olmamalı. Şimdi o kadar vakıf var... Başbakan Erdoğan’ın çocukları vakıf idare ediyor... Başbakan’ın çocukları vakıf idare edebilir... Ama o zaman o vakıflar devletten nemalanmayacak... Devlet işi ihalesi ile ilgilenen insanlardan bağış almayacak...

Alırsa işte bugünkü tablo ile karşı karşıya kalırız. Kalıyoruz.

İnanıyorum ki, aynı şeyler başka bir iktidar başka bir parti döneminde olsa o milyonlarca AKP’li insanımız aynı şeyi düşünür.

Onun için diyorum ki ‘Temiz el temiz siyaset’

Kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma...

Birşeyleri yaparken, kararları alırken, kendini karşı cepheye koyarak düşün...

Ben birçok haberi yazarken öyle yapıyorum. Yolsuzluk haberlerinde kendimi hakimin karşısına oturtup, “Şimdi bu cümledeki ifade ile ilgili hakim bana bir soru sorarsa” diye kendimi sorgular ve ona göre yazarım...

Onun için yazmış olduğum yazılar ve yapmış olduğum o kadar yolsuzluk haberleri karşısında bugüne kadar mahkumiyetim yoktur. Tam 31 yıldır...

Başbakan Erdoğan’a tavsiyem...

Arada, kendini CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP lideri Devlet Bahçeli’nin koltuklarına oturtsun.

Bunu yürekten yapamıyorsa, ‘Holigram’  olarak yapıp o cepheden kendi yaptıklarına bir baksın...

O zaman herşeyi daha iyi anlayacak...