Beşyüzevler spor kulübü başkanı arkadaşım ve ailece yıllardır tanıştığımız Mustafa Koral'ın daveti üzerine maça gittim.

Maç Yıldıztabya stadında oynandı.Kulüp başkanlığını yaklaşık on bir yıldır Mustafa Koral yapıyor.

Aynı yönetim kurulu ve uyumlu bir kadroyla yıllardır miniklerde,U13,U14,U15,U17 branşlarında başarılarla dolu yıllar yaşıyorlar. Futbol okullarının da olduğunu hatırlatalım.

Uyumun ve istikrarın her alanda olduğu gibi, futbolda da başarı getirdiğini kanıtlayan en iyi örnek.

Sık sık yönetim değiştiren ve istikrarı yakalayamayan kurumların, Beşyüzevler Spor Kulübü'nü ziyaret etmesinde fayda var diye düşünüyorum.

Kulübün tesislerinde en büyük sorun futbol sahası üzerinden geçen yüksek gerilim enerji hattı.

Bundan dolayı Bu yılki BAL ligi maçlarını Yıldıztabya sahasında oynamak zorunda kalmışlar.

Yıllardır mahalli sahalarda çıplak gözle maç seyretmiyordum.1990 lı yıllarda birinci amatör ligde oynayan Kültürspor kulübünde yöneticilik yapmıştım.

O yıllarda maçlara çok sık giderdim.Maça gidince akla ilk gelen şey, stat civarında köfte ekmek ve ekmek arası sucuk satan seyyar satıcıları aradım ama göremedim.

Amatör maçların en güzel yanı köfte ve sucuk kokusuyla maç seyretmektir. Seyyar satıcılar yoktu.

Stada girdiğimizde Yıldıztabya stadının bakımsızlığı ve perişanlığı göze çarpıyor.

Giriş turnikesi yan yatmış yerde yatıyor. Tribünler pis ve bakımsız. Oturacak alanlar temiz değil. Stadın skor tabelasının olmadığını fark ediyorum.

Yanımda oturan klüp yöneticisi sevgili dostum Behzat Sönmez'in kulağına ''skor tabelası yok'' diye mırıldanıyorum. O ise ''önümüzdeki hafta biz yaptıracağız'' diyor.

Maç sırasında sanki kuralmış gibi veya bir mecburiyetmiş gibi maça gelen az sayıdaki seyircinin koro halinde çekirdek çıtlatması. Çekirdek kapçıkları stadın beton zeminini halı gibi kaplıyor.

Stadın eksiklerinin yanında zeminin doğal çim yerine sentetik malzemelerden yapılan suni çim olması da ayrı bir sorun.

Maç başladığında gördüm ki; Beşyüzevler Spor Kulübünün seyircisi de yeterli değil.

Mustafa Koral ve arkadaşlarının yıllardır mücadele ederek BAL ligine çıkmış olmaları gerçekten takdir edilmeli.

Takımın bu ligde kalıcı olması ve bir üst lige gitmesi için mutlaka seyircisinin de olması gerekiyor.

Beşyüzevler hatta Küçükköy seyircisi de bu maçlara getirilebilir.

Bu bölgenin BAL liginde mücadele eden tek takım olmasıda bunu gerektirir.

Maç esnasında eskilerden tanıdığım dostlara rastladım.

Özellikle amatör kulüp yöneticiliğim sırasında tanıdığım arkadaşlara rastladım.

Şunu anladım ki; ara sıra bile olsa mahalli maçlara gitmek gerek.

Bu stadın bakımı ve onarımı ve fiziki eksikliklerinin tamamlanması sorumluluğu kimin bilmiyorum.

Sorumluluk belediyenin ise Sayın Erhan Erol'a bu stadın eksiklerini hatırlatmak isterim.

Maç esnasında Silivri den gelen bir grup seyirci takımlarını destekledi. Onlar tezahürat yaparken, Beşyüzevler seyircisi karşı tepki verir diye düşünmekten kendimi alamadım.

Beşyüzevler seyircisi ise en ufak bir tepki vermeden ve küfür etmeden  takımlarını desteklemeye devam ettiler.

Maç sırasında bu tür tatsızlıkların olmaması gerçekten çok sevindirici. Bundan dolayı takım yöneticilerini ve seyirciyi tebrik ediyorum.

Futbolun tiyatro ve sinema gibi seyirlik bir iş olduğunu anladığımızda medeniyeti yakaladık diyebileceğiz.

En azından bunu Beşyüzevler maçında gördüm. Bu gözlemlerin dışında maça gidip de maçtan bahsetmemek olmaz.

Bizim ülkemizde herkesin en iyi bildiği iş spor yorumculuğu veya futbol tahlili yapmaktır.

Bende haddim olmayarak bu konuda bir kaç şey söylemek isterim.

BAL ligi ilk maçı olmasına rağmen Beşyüzevler takımı oyun olarak umut verdi.

Takımda umut vaad eden futbolcular ise 11 numara Ergin,9 numara Ümit, 3 numara Hakan diyebilirim. Ayrıca yedekten gelen iki oyuncu Hasan ve Ozan da istikbali olan futbolcular olarak görünüyor.

Burada 5 numara Hakan başka türlü dikkat ve ilgi çekiyor. Göbeğini bir an önce eritmeli ve kondisyon sorununu çözmeli.

Kendisi oyundan çıkana kadar sürekli aksadı. Bunun nedeni ise henüz kilosuyla ve kondisyonuyla hazır olmaması gibi bizlere göründü.

Maç sırasında saha içinde futbolcuların birbirleriyle yaptığı konuşmaları duymak hoş. Sahanın içi kadınlar hamamı gibi, durmadan konuşuyorlar.

Televizyondan maç seyrederken göremediğin bir çok şeyi çıplak gözle görebiliyorsun.

Maç sırasında yaşadığım başka garip bir duygu da gol olduğunda saniyelik anı kaçırmak.

Gol oldu deniliyor golün olduğunu fark edemiyor olmak ve nasıl olsa tekrarını görürüm duygusuna kapılmak televizyonda maç seyretmenin getirdiği beyin tembelliği olsa gerek.

Bu duyguyla golün nasıl atıldığı ve kimin attığını tekrar görme duygusuyla stat civarında televizyon ekranı aramak ise yılların getirdiği bir alışkanlık olmalı diye düşünüyorum.

Maç sırasında futbolcuların sakatlığında bir doktor olmaması da bir eksiklik. Doktor görevini ise kaleci antrenörü Ahmet Ertürk yapıyor.

Ahmet elinde bir fıs fıs sürekli ayaklara, topuklara sıkıp duruyor.

Bunun için Beşyüzevler Spor Kulübü Başkanı sevgili Mustafa Koral'ın maçlara bir doktor bulması gerekiyor.

Bütün bunlar olurken maç kaç kaç bitti, ne oldu diye merak ediyor olabilirsiniz. Maç( Beşyüzevler 2 Silivri 3) şeklinde bitti.

Hakem Beşyüzevler aleyhine yanliş bir penaltı verdi, ayrıca yanlış bir frikik kararıyla iyi bir hakem olmadığı ve iyi yönetim göstermediğini söyleyebiliriz.

Maç sırasında bu tür hakem hataları olmasına rağmen hakeme karşı meşhur slogan olan ''İ... hakem'' diye tezahürat yapılmamış olması da, seyircinin olgunluğuyla ve efendiliğiyle açıklanabilir.

Beşyüzevler kulübüne Bal liginde başarılar diliyorum. Bundan sonra fırsatım oldukça Beşyüzevler'in maçlarına gitmeye çalışacağım.

Saygılarımla,

[email protected]