Ateist deneği,komünist belediye başkanı.

Türkiye de özgürlükler kısıtlanıyor, demokrasi elden gidiyor, diktatörlük geliyor feryatları yükselirken,bir de baktık Ovacık'da Türkiye Komünist Partisi belediye başkanlığını kazanmış,bu da yetmemiş birde baktık Ateistler dernek kurmuş.

Artık ''biz Ateistiz'' yani ''Allah'a Kuran'a, İncil'e inanmıyorum'' diyenler bir araya gelmiş ''Biz de varız'' demişler.

Üstelik bu ülkede komünist denilince kapıya şapka asmaktan tutun da en aşağılık yakıştırmalar ve aşağılanmalar olmuştur.

Komünistler Moskova'ya denilmiştir.

Ülkemizde ''Allahsız kitapsız....'' diye başlayan cümle çok ağır bir küfrün başlangıcı ve girişidir.

Dinlerin ortaya çıkmasından bu yana Allah-din tartışması sürer gider,hala da devam eder.

Peygamberlerin verdikleri mücadeleleri ve dinlerini yaymak için nasıl zorluklar içine girdiklerini hepimiz biliriz.

Seküler kültürden gelen insanların temel yaklaşımı bilim ve akıldır.

Bunun içinde akılcı yaklaşım aklın emrettiği ve pozitif bilimin mantığın en temel kuralından yola çıkarak şöyle der.

''Ben gözle görmediğim,elle tutamadığım,ölçemediğim, tartamadığım hiç bir şeye var diyemem''

Yani buradan yola çıkarak kısaca ''Ben Allah'a inanmıyorum'' sonucuna varır.

Diğer taraftan Allah'a inananın böyle bir argümanla kendisini izah etmesine gerek yoktur.

Evrenin sonsuzluğunda akılla izah edilemeyen ve bilimin de çözemediği o kadar çok konu olduğundan, o da bu işin tek sahibinin Allah olduğunu söyler ve inanır.

Yıllardır hatta yüz yıllardır ''Allah yoktur'' diyenlerle, ''Allah vardır'' diyenlerin ispatlama veya yok sayma mücadeleleri sürer gider.

Bu tartışmalar bu güne kadar yapıldığı gibi bundan sonra da yapılacaktır.

Birisi inanıyor diğeri yok inanma diyor.

Bırakın inanan istediği gibi Allah'ına, dinine inansın.

Bu dünyanın son olmadığını, Allah inancı olursa, dini inancını yerine getirirse cennetle mükafatlandırılmak gibi ulvi bir amaç edinmişse, onun bu güzel dünyasını ve hayallerini yıkmak için neden gayret gösterilir anlamış değilim.

Adı üstünde ''ben inanıyorum'' diyor.

Onun inancının ve inanmışlığını pozitif bilimlerin argümanlarıyla çürütmeye çalışmak boşuna gösterilen bir gayret olarak kalacaktır.

Bu tartışma dört bin yıldır yapılır ve bu işin bir galibi de hala olmamıştır.

Diğer taraftan ''Ben inanmıyorum, Allah yoktur peygambere vahiy falan olmamıştır'' diyerek buna inanarak cehennemi boylayacak olan ateist içinde şu söylenebilir.

Bırakın adam öyle inanmışsa ve kendisini o şekilde mutlu hissediyorsa ''neden inanmıyorsun'' diyerek onu aşağılamak,sorgulamak da hiç kimsenin görevi olmamalıdır.

Kişi o şekilde inanarak inananın inancına göre cehenneme gitmeyi göze almışsa yapacak bir şey yok demektir.

Bırakın o da cehenneme gitsin, diğeri de cennete.

Bütün bunların sonucunda dindar olan da ateist olan da bu dünyada insanlara iyilik yapmayı, yardımseverliği, ahlaklı olmayı, toplumun öz değerlerine saygı göstermeyi amaç edinmişse ve iyi insan olmanın temel değerlerini benimsemişse itiraz edilecek bir şey yok demektir.

Bu değerler doğrultusunda dindar olup da topluma çok büyük zarar verenler olduğu gibi, dinsiz ve Allahsız olup topluma çok faydalı insanlar da olabilir.

Tarih boyunca insanlık için çok büyük buluşlar elde etmiş bir çok ateist bilim adamı ve devlet adamı olduğunu biliyoruz.

Dinsiz olmak veya dindar olmak iyi insan olmanın temel argümanı değildir.

Üstelik inanan insan için, Kuran da Yunus Suresi 99. ayet derki:''Eğer Rabbin dileseydi,yeryüzündeki insanların hepsi toptan iman ederdi.Hal böyle iken,mümin olmaları için insanları sen mi zorlayacaksın''

Japon toplumu dünyanın en çalışkan en disiplinli ve en dürüst toplumu olmasına rağmen bu gün herhangi bir dine mensup değildir.

İsveç toplumunun %70 i ateisttir ama hırsızlık soygun ve yüz kızartıcı suçlar çok azdır.

Türkiye toplumunun %99 Müslümandır ama her türlü yolsuzluk ve ahlaksızlık bu toplumun içinde kendisine yer bulabilmektedir.

Bundan dolayı kim neye inanıyorsa inansın, bırakın insanlar nasıl kendisini izah ediyorsa izah etsin nasıl mutlu oluyorsa öyle mutlu olsun.

Ateistlerin de komünistlerin de insan olduğunu onların da bizim gibi olduğunu iyi insanlar olabileceği gibi, kötü insanlar da olabileceklerini bilelim yeter.

Bunu da demokrasi içinde fikir özgürlüğü ve temel insan hakkı olduğunu bilelim ve hoşgörülü olalım yeter.