Partilerin il veya ilçe yönetimleri neden atamayla belirlenir?
 
İlçe yönetimi istifalar sonucu düşmüş olur veya seçim esnasında adaylıklardan dolayı boşluk olabilir.
 
Bu durumda ilçe yönetimine bir üst kurul tarafından ''atama'' yapılır.
 
Bunun için, il yönetimi ilçeden sorumlu olan kişi ve kişiler bir ilçe başkanı adayı bulur ve ilçe içinde partide çalışma yapabilecek gönüllü ve istekli parti üyesi veya üye olmayan yurttaşlarla görüşme yapar.
 
Görüşme yapmadan önce ilçenin demografik yapısını inceler.
 
İlçe içinde hangi ilden ne kadar insan oturuyor buna bakar.
 
İlçe yönetimine düşündüğü kişilerin mesleklerine ve meslek içinde saygınlığı var mı buna bakar.
 
Yönetim içinde görevi kabul ettiği taktirde, ilçenin finans boyutuna bakar.
 
İlçe yönetiminde görev yapan yurttaşların görevi sırasında işini ihmal etmeden, parti görevi yapıp yapmayacağına bakılır.
 
İlçenin bir aylık giderlerinin karşılanması için, ilçe yöneticisi olacak yurttaşın ekonomik katkısının ne olacağı sorulur.
 
Ekonomik katkı yaparken, ailesinin yaşamını etkileyecek boyutta para harcamasının doğru olmayacağı hatırlatılır.
 
Yani politik çalışma yapılırken, ailenin ve aile ekonomisinin ihmal edilmemesi gerektiği hatırlatılır.
 
Yönetimde görev alacak yurttaşın sabırlı ve farklı fikir ve düşüncelere hoşgörüyle bakması önerilir.
 
Adı üstünde ''yönetici''seçiyor olmamızdan dolayı, kişinin yönetici ve insan idare ve sevk yeteneklerinin olup olmadığına bakmak gerekir.
 
İnsan ilişkilerinde partiyi ve partinin Türkiye yönetim anlayışını her alanda anlatabilme yeteneği ve bilgisine sahip olması gerektiğine bakmak gerekir.
 
Bunun için ilçe başkanı veya il başkanı olacak yurttaşın bu insanlarla tek tek yüz yüze ve göz göze görüşmesi ve yönetim anlayışını anlatması gerekir.
 
Bunun için en az bir iki haftalık sürede bu görüşmeler yapılmalı, daha sonrada oluşacak yönetimin kendi içinde uyumlu çalışma kabiliyetine de bakılmalıdır.
 
Bütün bunlar yapıldıktan sonra, parti tüzüğünde varsa kadın ve genç kotası gözetilmelidir.
 
Yönetimde mutlaka gençler ve kadınlar temsil edilmelidir.

İlçe yönetiminde mutlaka uzmanlık alanı olan doktor,mühendis, mimar, avukat, mali müşavir,muhasebeci,esnaf, işçi, emekli gibi mesleklerin temsil edilmesine özen gösterilmelidir.
 
İlçe yönetiminde görev yapan insanların ekonomik durumunun bozulmasına izin verecek çalışma modelinden uzak durulmalıdır.
 
Yani politik çalışmalar sonucunda hiç kimsenin işi ve aile düzeni bozulmamalıdır.
 
İlçe başkanı ve yöneticilerinin mutlaka bir işi olmalıdır.
 
İşi gücü olmayan ve hayatı boyunca ''bir baltaya sap olamamış'' insanları ilçe yöneticisi veya il yöneticisi yapmak doğru sonuçlar vermeyecektir.
 
Bütün bunların yanı sıra, toplum psikolojisini bilen ve hitabet sanatının olması gereken yöneticilerin olmasına özen gösterilmelidir.
 
Eğer bir yönetici, gününün on altı saatini ilçede geçiriyor ve hiç bir iş yapmıyorsa ilçe yöneticisi olmamalıdır.
 
Emekli bile olsa bir uğraşı olmalıdır.
 
İlçe yöneticileri örgüt toplantılarına katılmalı,yapılacak etkinliklere aktif olarak katılabilecek zamanı olmalıdır.
 
 Bu yaklaşımlar göz önüne getirilerek yapılacak yönetim kadroları, il yönetimleri tarafından atanmalıdır.
 
Şirketlerde bu süreç çok daha uzun ve detaylı çalışmayla yapılır.
 
İlçe yönetimine ve iktidar olmaya talep açan siyasi partinin ilçe yöneticisi olacak kişileri seçerken daha özenli ve detaylı çalışma yapması gerekmiyor mu ? Bu sorunun cevabı elbette ''evet'' olmalıdır.
 
Yoksa, iki saat içinde telefonla görüşülerek atanacak yönetimlerin sağlıklı çalışması ve ilçenin siyasetinde söz sahibi olması mümkün değildir.
 
Acele yapılan ve'' bu adam bana yakın'',''bu adam benim askerim olur'' yaklaşımıyla yönetim yapılır ise, kısa sürede uyumsuzluklar ortaya çıkar bazen beş günde bazende beş ayda ilçe yönetimler görev yapamaz hale gelir.
 
Bunun örnekleri ve getirdiği olumsuz sonuçları incelenmelidir.
 
 Bu yaklaşım bütün siyasi partiler için geçerli olmalıdır.
 
Yönetimlerde bulunan kişilerin, geçmiş hayatlarında ne ürettiklerine ne yaptıklarına bakmadan, ahbap çavuş ilişkisiyle yönetici ataması yapılıyorsa, onların ortaya koydukları yönetimlerin sağlıklı politik çalışmalar yapma iradesi gösterebileceğine inanmak hayaldir.
 
Bunları nereden mi biliyorum?

DSP  İstanbul il başkanlığı yaptığım dönemde de, DSP ilçe başkanlığı yaptığım dönemde de atama yönetimlerini bu anlayışla yaptım.
 
Bu yaklaşımların egemen olmadığı yönetimlerde görev almak başarısızlığı getirir düşüncesini herkese anlatmak bilen ve yaşayanların görevi olmalıdır.
 
 Bu günü kurtarmak için yalan yanlış işler içinde olanlar, ''yarını sattıklarını'' yarın mutlaka göreceklerdir.
 
Bu tür bilgisiz ve jakoben anlayışın cezasını ise ilçeler ve toplum çekecektir.

  NOT:BU YAZI 5 ARALIK 2011 GÜNÜ AYDINSES GAZETESİNDE YAYINLANMIŞTIR.