Türkiye, Ak Parti ve Adalet Bakanlığı’na yapılan saldırı ile sarsıldı. Bu saldırılarda can kaybı olmaması ulus olarak tek tesellimiz…

Ölen olmadı diye kendimizi teselli edip durmayacağız herhalde…

Böyle kalleşçe saldırılar, Türkiye’de her dönem yapılmıştır. Yapılacaktır da!

Önemli olan bizim toplum olarak bunların karşısında dik durabilmemiz…

Saldırı zamanlama açısından çok önemli!

Türkiye’de akıl tutulmasının yaşandığı bir noktada gerçekleştiriliyor.

Akıl tutulması derken şunu ifade edeyim;
Bu ülkenin kurtuluş mücadelesinde 250 binden fazla insanımızın şehit düştüğü Çanakkale Zaferi’nin yıldönümü ve Şehitler Günü ilan ettiğimiz 18 Mart…
Aynı gün, Türkiye Cumhuriyeti devletinin önemli bir unsuru olan Türk Silahlı Kuvvetlerini'nin başında bulunmuş Genelkurmay Başkanı ve silah arkadaşlarıyla ilgili Cumhuriyet Savcılığı mütalaa veriyor. Hepsine istenen ceza en ağırından, "Ağırlaştırılmış Müebbet"… Ve Cumhuriyet Savcısı ve mahkemenin ‘Terörist ’ ilan ettiği askerler…

Buna parelel olarak, aynı gün İmralı’daki bebek katili terörist başı Abdullah Öcalan ve Kandil’den yapılan açıklama…

Türk Medyası (pardon Türkiye Medyası ) İmralı mesajlarını öyle allandırıp pullandırıp verdi ki, o bebek katilini, binlerce askerimizin şehit düşmesine neden olmuş terörist başını bize bir melek gibi sundular…

Bu arada Kandil boş durmadı… Öyle bir mesaj yayınladı ki, Türkiye Cumhuriyeti devletini tehdit eder cinsten… Kandil’in mesajında altı çizilecek ciddi noktalar vardı.

Barıştan söz edildiği şu günlerde Kandil şu başlıklarla tehdit savurdu;
“Apo’ya özgürlük istiyoruz.
"Apo’nun esaretine tahamülümüz kalmadı."
"Savaşa da barışa da varız."
"Kürdistan bağımsızlık mücadelemizde önemli önemli başarılar elde ettik."
"Liderimiz Apo’nun başlattığı mücadele ile bugünkü sürece gelinmiştir."
"Sürecin sağlıklı bir yekilde devam etmesi için Apo’nun özgür bırakılması gerekir “

Türkiye Cumhuriyetinin Kurtuluş Mücadelesi’nin en önemli noktalarından biri olan Çanakkale Zaferi’nin yıldönümünde bu açıklama ve olayların ardı ardına gelmesi çok önemli…

İmralı, süreci yönetiyor, Kandil tehdit ediyor, biz her şeyi sineye çekiyoruz…

Bu ülke hiçbir zaman bu kadar zafiyete düşmedi…

Şu Kandil'in açıklamasını özellikle Başbakan Tayyip Erdoğan’ın okumasını ve sözde barış sürecini buna göre gözden geçirmesini tavsiye ediyorum.

Ak Parti’ye ve Adalet Bakanlığı’na yapılan saldırı da çok mesajlar var alabilene…

Koruması en yüksek iki binaya yapılan saldırı açıkça şunu ifade ediyor…

- Siz ne yaparsanız yapın… Biz istersek sizin liderinizin bulunduğu kata bile müdahale ederiz…

Bu öyle basit bir terör örgütü işi değil… Bu işlere hazırlıklı profesyonel bir iş diye düşünüyorum…

DHKP-C deyip geçilecek kadar küçük bir olay değil…

Yapan her kimse, hangi terör grubu ise, “Ne barışı…” diyor açık açık…

Bu gösteriyor ki, Türkiye’de huzuru bozmak için birileri ciddi bir şekilde çalışıyor…

- Siz PKK ile kucaklaşırsanız, biz varız diyor.

Yani Türkiye’nin güçlenmesini istemeyen emperyalist güçler bir zamanlar, sağ-sol, bir zamanlar alevi-sünni ve sonrasında Türk-Kürt diye önümüze koyduğu kardeş kavgasının başka bir mecrada zeminin hazırlıyor…

Onun için bu devleti yönetenler, attığı her adımda, ağzından çıkan her sözde çok dikkatli olmalı…

Kürtlüğü yücelteceğiz diye Türk devletinde Türklüğü bu kadar ayaklar altına alamazsınız…

Dengelerin tutturulamadığı ortamlarda kötü niyetli güçlerin tuzağına ve kucağına bırakacağımız kitleler oluşur… Ülke için ise en tehlikeli durum da budur…
Yaşı 40’ın üzerinde olanlar hatırlar…

12 Eylül darbesi öncesi yaşanan olaylarda hiçbir zaman ‘Türk-Kürt’ kavgası olmamıştır.
Bakalım bunda sonraki kavgada kimi kime yem edecekler…
Türk Milleti uyanık ol, tuzağa düşme…