Geçen sayıdaki yazımda siyaset ısınıyor demiştim.  Siyaset kaynamaya başladı. AK Parti Gaziosmanpaşa  İlçe Kongresi yapıldı. Gaziosmanpaşa’da pek sıkıntı olmadı  parti açısından. Kongre öncesi kulislerde konuşulanlar salona yansımadı. Aday çıkartabilir miyiz yoklaması yapan grup, belli ki bu işe cesaret edemedi.

AK Parti Gaziosman-paşa İlçe Kongresi yapıldı ve çok küçük değişikliklerle İsmail Ergüneş  çalışma arkadaşlarını muhafaza etti.

Ergüneş’in daha önce ifade ettiği gibi tam bir bayram havası vardı salonda. Parti protokolü  de oldukça yerindeydi. Kongreye ilgi büyüktü…

Bayrampaşa ve Eyüp ilçelerinde ciddi bir muhalif ses yükselmiyor. Ancak Sultangazi hiçte öyle değil. Sultangazi’de Murat Atım’a karşı ciddi bir çalışma var. Daha Önce Belediye Meclis üyesi olan ve bu görevinden istifa eden Mustafa Günaydın adaylığını açıklamış durumda. Peki kongre sonucu ne olur?  Burada en önemli şey, Ak Parti’de parti içi demokrasinin nasıl işleyeceğidir.

Mustafa Günaydın aday olarak salona kadar gelip listesini açıklayabilecek mi, yoksa o da Gaziosmanpaşa’dakiler gibi kulis çalışmalarının ardından vaz mı geçecek, vaz mı geçirilecek?

Sultangazi yeni bir ilçe ve o ilçe teşkilatı Murat Atım başkanlığında kuruldu. Delegeler onun kontrolünde yazıldı, üyeler onun kontrolünde yapıldı. Ak Parti gibi bir siyasi yapıda ‘Ben adayım’ diyerek meydan okuyup kongre almak çok kolay değil.Bu belki parti zayıflama trendine girdiğinde olabilir. Hadi diyelim ki aday var, aday listesini dolduramaz. Çünkü, menfaatçi bir zihniyetle yapılan siyasette ‘kelle kopma korkusu’ muhalif liderin etrafına insan yaklaştırmaz.

Ne zaman ki Ak Parti içinde yukarıdan aşağıya yeniden şekilenmelerin işareti ortaya çıkar o zaman ikinci üçüncü listeleri görebiliriz.

Çünkü şu anda Ak Parti lider ve merkez eksenli bir parti olarak yoluna devam ediyor. İl Merkezinden hangi adayın adı çıkmış ise o aday kazanır. Bu gibi siyasi yapılarda muhalif olmak, kelleyi koltuğa almak gibi bir şeydir.

CHP KAZAN GİBİ

CHP’de durum nasıl… Orada farklı mı? Orada demokrasiden bahsetmek daha zor.

Seçimlerden bu yana İstanbul İl Teşkilatını bir türlü oturtamayan CHP’de ilçelerde de sürekli oynanıyor. 

Seçimlerden önce göreve atanan Müjdat Gürbüz, yönetimindeki istifalarla başkanlıktan düştü .

Bu da çok ilginç bir yöntem. Aynı şekilde İl Başkanı da düşmüştü, tekrar atandı.

Bu nasıl bir yönetim şekli ki bir kişi istifa edince başkanlık düşüyor. Adamın biri başkana gıcık olsa, veya başkanın rakipleri ile menfaat ilişkisine girse, bu sistemde başkanı çok rahat düşürür.

Bir kişi istifa etti diye ilçe başkanı düşüren bir sistem olabilir mi? Böyle bir sistemi istediğiniz gibi manipule edebilirsiniz.

Gürbüz’den sonra yapılan atamanın ne kadar doğru ya da yanlış olduğunu ben tartışacak değilim.

Genç  bir yönetim oluşturulmuş görülüyor.  Ancak gelen tepkiler yok değil; Gaziosmanpaşa’nın ‘kök’ yapısını  temsil etmediği söyleniyor… Bence kişilerin “kök” yapılarından daha önemlisi, ayırım yapmadan toplumun her kesimine ulaşabilmektir. CHP’nin genç yönetimi bunu başarabilirse iş yapar. Yoksa bu yönetiminde ömrü üç-beş ayı geçmez.

Çiçeği burnunda ilçe başkanı Ümit Kaplanseven’in CHP’nin ağır abilerinin gölgesinde neler yapacağını zaman gösterecek.

Çünkü CHP’de kazan sürekli kaynıyor.

Bu kadar yüksek ateşe bu genç  yönetim nasıl refleks gösterir, nasıl direnir zaman gösterecek.

Kaynaya kaynaya parti buharlaşıp gidiyor.