Kuranı Kerim’e ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in hadislerine baktığımızda gençliğe çok dikkat çekildiğini görürürüz. Allah hem ayetlerle hem de Peygamberimiz (sav)’i vesile ederek hadislerle ahir zamanda toplumun genç kesiminin çok hizmetleri olacağını bize bildirmiştir.

Örneğin Kuran’da Hz. Musa’nın kavmini din ahlakına çağırırken ilk iman edenlerin ve yardımcılarının gençlerden oluştuğunu görürüz. Allah ayette şöyle belirtiyor:

Sonunda Musa'ya kendi kavminin bir zürriyetinden (gençlerinden) başka -Firavun ve önde gelen çevresinin kendilerini belalara çarptırmaları korkusuyla- iman eden olmadı... (Yunus Sûresi, 83)

Kuran-ı Kerim’de Kehf Suresinde bahsedilen Ashab-ı Kehf de gençlerden oluşmaktadır:

Sen, yoksa Kehf ve Rakim Ehlini Bizim şaşılacak ayetlerimizden mi sandın? O gençler, mağaraya sığındıkları zaman, demişlerdi ki: "Rabbimiz, Katından bize bir rahmet ver ve işimizden bize doğruyu kolaylaştır (bizi başarılı kıl)." (Kehf Sûresi, 9-10)

Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in hadislerine baktığımızda ise yine Ahir Zaman’da Hazreti Mehdi’ye ilk destek olanların yani talebelerinin gençlerden oluşacağını da görürüz:

“Kaim (Hz. Mehdi) a.s’ın ASHABI GENÇTİR VE İÇLERİNDE YAŞLI YOKTUR. Ancak gözdeki sürme veya azıktaki tuz kadardırlar ve azıktaki en az şey tuzdur.” (Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s.374)

“Onlar ileri görüşlüdürler, takvalı ve alçak gönüllüdürler. Dünya malına ilgi göstermezler, iman ve irfan sahibidirler, .... Geceleri abid, gündüzleri arslandırlar. Merhamet, şefkat, onur ve cehd ehlidirler. Çelik yürekli ve güçlü bir imana sahiptirler. Yorulmak bilmez, güçlüdürler. O kadar dayanıklıdırlar ki dağlara gönderilseler delik deşik eder yerinden sökerler. Hakka inanan, Rehber’ine (Hz. Mehdi’ye) itaat edip teslim olan, şehadet aşığı, Allah’a ulaşmak için can atan, tehlikelerin ve zorlukların eşiğinde yetişmiş fedakarlar, ... cehd ve şehadet aşığıdırlar. Sabır onların özelliğidir. Tevekkül onların yol azığıdır. Çelik yürekli, demir iradeli, gece namazlarını kılan, kanaatkar, her biri kırk yiğit gücünde mert insanlardır.“ (Safi Golpeygani, Muntahabu’l-Eser, s.486)


Açıkça görüldüğü gibi Allah ayetlerle ve Peygamber Efendimiz (sav)’in hadisleriyle gençlere dikkat çekmiştir. Bundan çıkacak sonuçlardan biri gençlerin şu anda içinde bulunduğumuz Ahir Zaman’da materyalist sistemle yürütülecek olan fikri mücadelede önemli bir rolünün olacağıdır. İslam dininin tebliğ edilmesinde, zulmün ortadan kaldırılıp, savaşların durdurulup, barışın hakim olmasında genç insanlar çok sorumluluk üstleneceklerdir. (Allah doğrusunu bilir.) Türkiye’nin de en büyük avantajlarından biri genç bir nüfusa sahip olmasıdır. Türk toplumunun yaklaşık %20’sini oluşturan gençleri ön plana çıkartıp, manen eğitirsek, bu gençlerin Türkiye’yi şahlandıracağı apaçıktır. 

Hatırlarsanız Başbakanımız Sayın Erdoğan kısa süre önce gençlere hitaben yaptığı bir konuşmasında şunları söylemişti: 

‘’Gençler aldatan olmayacaksınız aldanan olmayacaksınız, çelik gibi sinirleriniz ama elmas gibi sabrınız olacak, oynanan oyunları görecek ama siz bu oyunlara gelmeyeceksiniz.’’

Bunları söylerken Başbakanımız aslında gençlere şunu tavsiye etmiştir: ‘’Akıllı, imanlı, ferasetli, sabırlı uyanık olun, veli ahlaklı olun’.’ Başka bir konuşmasında ise şöyle bir ifade kullanmış ve “Gençleri iyi yetiştiremedik” demiştir. Başbakanımızın dışında Diyanet İşleri Başkanımız da yaptığı bir konuşmada “gençlerle diyalog kuramadık, onları iyi yetiştiremedik” diye belirtmiştir. Bu tespitler çok önemlidir. Nitekim Başbakanımızın bu konuşmayı yapmasına vesile olan olay Gezi parkı olaylarıdır.

Gençliğin imanlı yetiştirilmesinin, manevi olarak güçlü ve şuurlu olmasının, kültürel seviyesinin yüksek, olmasının önemini bu olaylarda ülkece net olarak gördük. Topluma ve insanlığa faydalı, Allah korkusu yüksek insanlardan oluşan bir gençliğin varlığı son derece önemli ve hayatidir, geçtiğimiz aylarda yaşadığımız olaylar bu gerçeği bize daha net ve açık bir şekilde göstermiştir.


Gezi’de ağaçları koruma maksatlı protesto başlatan masum gençler zaman içinde marjinal gruplar tarafından provoke edilmişlerdir. Sokaklarda kamu mallarına zarar veren, polise ve vatanadaşlarımıza taşla sopayla saldıranlar komünist materyalist zihniyete sahip marjinal kişilerdir.

İşte bu gibi kişilerin provokasyonlarının başarılı olmaması için yapılması gereken açıktır. Gençler temel olarak anti materyalist, anti komünist eğitim almalıdırlar. Allah inancı çocukluk dönemlerinden itibaren güçlendirilip, Allah’ın varlığı bilimsel olarak kendilerine izah edilmelidir. İnançlı bir insan, diğer insanları da değerli görecek, insanlara zarar vermeyi aklından bile geçirmeyecektir. Böyle bir gençlik kendisine yol gösterilmesine bile ihtiyaç duyulmadan, kendi vicdanı ve Allah korkusu vesilesiyle topluma ve insanlığa zararlı eylemlerden de uzak duracaktır. Ülkesinin sorunlarına karşı da duyarlı olacak, başka insanların çektiği acılarla da ilgilenecektir.


Neticede Türkiye’nin huzura ve refaha kavuşması ve dünya lideri olabilmesi için gençlerimizi manevi yönden iyi yetiştirmemiz gerekiyor. Gençleri iyi yetiştirebilmenin yolu da Kur’an da belirtildiği gibi iman sahibi olmalarını ve Allah’tan başka kimseden korkmamalarını sağlamaktır. Bu sebeple okullarda Darwinist materyalist sistemin terk edilip, Darwinizmin neden geçersiz olduğunun bilimsel delilleriyle anlatılması ve yaratılışın da yine bilimsel delillerle ortaya konması gerekmektedir. Bunun dışında da özellikle siyasi partilerin ellerindeki imkanları iyi kullanıp il ve ilçe teşkilatlarında gençleri materyalist komünist ideolojiye karşı eğitmeleri çok önemlidir. Bu gençlerin imanlarını güçlendirecek iman hakikatleri ve Kuran mucizelerinin anlatılması da mükemmel bir ahlak ve bilgiye sahip olmalarına vesile olacaktır inşaAllah.


Sonuç olarak zararın neresinden dönülse kardır. Bunca yıldır gençliğe tam olarak manevi ve kültürel eğitim verilememiş olabilir ama bu hemen telafi edilebilir. Türkiye 21. Yüzyıla lider olarak girecek bir ülkedir ve her türlü gelişmeye açık olarak, geleceği hedeflemelidir. Şu andan itibaren dört dörtlük samimi, akıllı, Allah yolunda fikri mücadele eden, inancından asla vazgeçmeyen bir gençlik yetiştirmeye başlayabiliriz. Böyle yaparsak inşaAllah, imanla, Allah sevgisiyle, Allah korkusuyla dolu olan Türk milletinin kısa sürede şahlanıp Türk İslam Birliği’ni kuracağına hepimiz şahit olacağız.