Afrika ve Ortadoğu’da yaşanan isyanlar, Türkiye’de yaşanır mı?

Bu gün itibari ile Türkiye’de bu tarz isyanların yaşanması mümkün görülmüyor.

Eğer Türkiye’de Ak Parti iktidarı olmasaydı bu gün Türkiye, Mısır ve Libya gibi bir kâbusla baş başa kalabilirdi.

O açıdan baktığımızda Türkiye’de demokrasi Başbakan’ın dediği gibi çok ileri değilse bile varlığı da yetiyor.

Türkiye’de kitlesel hareket yapacak gruplar hemen hemen yok gibi.

Ak Parti iktidarı öncesinde İslami gruplar bu tarz eylemleri sıkça yapardı.

Her Cuma günü Beyazıt Cami Meydanı İslamcı gurupların eylemlerine sahne olurdu.

Bu gün bu eylemler ancak İsrail Filistin ile ilgili bir hareket yaparsa gündeme geliyor…

Diğer guruplarda kayda değer bir organize yok.

Günümüze baktığımızda, en tehlikeli kitle Kürtler olarak görülüyor. Ancak Kürtlerin yapacağı bir hareket etnik söylemlerin ötesine geçemeyeceği gibi halktan destek bulamaz.

Bu dönemde en dikkat edilmesi gereken konuların başında Kürt hareketi geliyor.

PKK’nın eylemsizlik planını bozması ve bölgede belediyelerin kısmen ilan ettikleri özerklik.

Google Maps’ın haritasında Türkiye bölünmüş ve Doğu ile Güneydoğu tamamen Kürdistan haritası olarak çizilmiş. Böyle bir harita 1995 yılında Pentagon’un arşivlerinden sızmıştı.

O zaman Akşam Gazetesi’nde Haber Müdürüydüm. Orada yayınladık.

Sanırım Harita ile ilgili haberi getirende o günlerde aynı gazetede çalışan Tuncay Güney’di.

Şu meşhur Tuncay’dan bahsediyorum. Ergenekon’un şifrelerini çözen, bu gün Danimarka’da ‘Papaz’ olan Tuncay’dan…

Evet bir dönem Akşam Gazetesi’nde muhabirlik yaptı Tuncay.

Tabi sadece Akşamda değil, başka basın organlarında da çalıştı sanırım…

Türkiye yeniden dizay edilirken dikkatimi çeken bir konu var…

Bugün Medya tam anlamıyla ikiye bölünmüş durumda. Aslında ikiye de değil.

Başbakan Erdoğan her ne kadar yandaş Medya terimini hala kullanıyor ise de…

O terim artık Hükümet yanlısı medya ile daha çok işlerlik kazanıyor. Başbakan’ın yandaş dediği medya da artık hükümet yandaşı.

Tek Muhalif gazete sanırım Sözcü kaldı…

Şimdi sevgili okurlar size bir tavsiyede bulunacağım…

Objektif değerlendirme yapabilmeniz için her gün değişik yayın organlarını mutlaka okuyun. O yayın organlaındaki yazarlara bakın neler yazıyorlar…

Şimdi bunların isimlerini de vereceğim daha kolay analiz yapabilmeniz için.

Örneğin, Sabah, Bugün, Zaman, Star, Yenişafak… Bu gazetelere ve bunların televizyonlarına, (ATV, Kanaltürk, Bugün TV, Net Tv, Beyaz TV v.s ) bakarken bazı konular üzerinde nasıl durulduğunu ve neler yapılması gerektiğini görebileceksiniz.

Diğer tarafta ; Hürriyet, Milliyet, Vatan gazeteleri bunlarda aynı patronun… Hükümetten bu kadar darbe yiyen bir patronun gazetelerinden ne beklenir.

Ve kalıyor Haber Türk… Haber Türk ortada bir yerde… Ne şiş yansın ne kebap…

Bugün devletin sır denilen bir çok belge ve bilgisi, daha savcıların eline bile geçmeden bu yayın organlarında yargıya yön verircesine yayınlanıyor.

Diğer tarafta kalan yayın organları ise sığ haberlerle gündemi geçiştirmekten başka bir şey yapmıyor.

Bu tarz yayınlar, hem yargı sistemini hem de hükümeti tahribatı büyük sıkıntılara sokar.

Haber yorumsuz olmalıdır.

Ancak bu gün özellikle kendilerine göre bir Türkiye dizayn etme peşinde olan bazı yayın organları kişilere öyle saldırıyorlar ki, adam daha mahkemeye çıkmadan kamuoyu önünde mahkum ediliyor bile.

Bir de derler ki basın hür değil (!)…

Bir kısım basın hür olmaktan öte, hem savcı hem hakim kesiliyor(!)

Siyasetçilerde medyadan aşağı kalmıyor.

Başbakan işine geldiği zaman ‘Yargının işine karışmayın’ derken, işine gelmeyen kararlar çıktığında yargıyı yerden yere vuruyor.

Görülüyor ki ülkede her şey çifte standarda bağlanmış.

Herkes işine geldiği gibi esip gürlüyor.

Bu da toplumda kutuplaşmaları keskinleştiriyor. Zıt kutuplar ise her geçen gün birbirini daha da itiyor.

Özellikle siyasetçilerin Türkiye’nin yeniden dizaynında, ülkenin değerlerini yıpratmadan halkı daha fazla ayrıştırmadan hareket etmeleri gerekir.

Bölge kazan gibi kaynıyor…

Güçlü devlet güçlü ordu şart.

Ordusu kendine güvenini  kaybetmiş bir Türkiye, her zaman iç ve dış tehditlerin ekseni içesinde olacaktır.

Türkiye’de artık taşların yerine oturması zamanı gelmiş ve geçmiştir.

Türkiye’yi seçimlere heba etmeyelim…