Bir koca yılı daha geride bırakırken yaşam hanemizden çok değerli bir yıllık zamanı da silmiş olduk. Ömürden geçti yani; hem de delip de geçti!..
Son 15 yılda olduğu gibi, geçen yıllar geride acıdan, hüzünden, kırılmış umutlardan, yıkılmış yuvalardan, kararmış yüreklerden yoğun bir tortu bırakarak, içimizi yakarak ve geleceğe ait düşlerimizi de yıkarak geçti.
Yeni yıl yeni bir başlangıç olmalı; umutsuzluk eski yılda bırakılmalı ve geleceğe günlerimizi karartan karanlıklara inat apaydınlık bakabilmeliyiz.
Her yanımız örümcek ağlarıyla örülü karanlık yarasa mağaralarına benzese de, unutmamalıyız ki, tüm karanlıklar ufacık bir ışık ile yok olur! Bildiğiniz gibi, karanlığın en yoğunlaştığı zamanlar, günün doğmasına en az zaman kaldığı anlardır. Bu nedenle bizler karanlıklardan korkmamayı yüreğimize “beşik kertmesi” gibi yazanların çocuklarıyız; hiçbir korku bizi yıldıramaz!
Yeni yıl yeni umutlar demektir. Ancak “yazmayın-çizmeyin, düşünmeyin; hele hele bizi asla eleştirmeyin” diyenlere inat; son dönemece gelen ülkemiz için silkinip ayağa kalkmak, engelleri tek tek yıkmak, yolumuzu açmanın tam da zamanıdır. Sadece, bu ülkeyi dünyanın en zor koşullarındayken bile bize şehitlerimizin kanı, gazilerimizin kahramanlıkları ile kurtarıp, kurup, teslim eden ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarını düşünüp, onların bu kutsal emanetine sahip çıkmamız gerektiğini asla unutmayıp görevimizi anımsayalım yeter.

Hiç kimselerin bize teslim edilen çağdaş, Demokratik, Laik, Sosyal bir Hukuk Devleti olan ülkemizin tüm değerlerini yıkmaya gücü yetmez; yeter ki önümüzü görüp birlik olalım.
Peki, ben bu yıl neler yapmışım? Her yıl yaptığım gibi bunun kısa bir özetini çıkarayım:

Geçen yıldan 7 adet daha az kitap alabilmişim; 86 adet. Bunların yine 4 eksiği ile 48 adedini okuyabilmişim. 2017’de yine geçen yıldan 6 eksiği ile ancak 42 adet kitabı sizlere tanıtabilmişim.
Ama geçen yıldan 9 fazlasıyla 43 köşe yazısı yazmışım. Bu yazılarım, daha önce yayınlanan 2 yerel gazete ve bir yerel siteye artık “özel nedenlerle” gönderilmiyor! Ama İstanbul’da bir site ve gazete ile Sinop’ta Bizim Karadeniz gazetesine yazılarımı halen gönderiyorum. Bu yıl bazı diğer ilçelerimiz ve bir başka ilde de yazılarımın yayınlanmasını düşünüyorum.

Sürpriz olarak 2017 yılında yayınlanan bir yazımdan dolayı “hakaret kastıyla” açılan bir adet dava’m olup, beraat aldığım halde kararı karşı tarafın temyize göndermesi sonucu halen beklemedeyim.
Eh; fena sayılmayacak bir yoğunluk içinde üzerime düşen “uyarma, bilgilendirme, dertleşme, açıklama, okuma zevki aşılama” gibi konularda gereğini yapmışım diyebilirim. Elbette bunun karşılığı olarak sadece bir adet dava ile geçen yılı atlatabilmek de aslında bir şans!... Ama “yazsam dava hazır; yazmasam kalem elime batıyor”, çok zorlanıyorum!...

Umarım tüm bunlardan bir tek satır, hatta bir tek kelime de olsa bazı insanlarımız yararlanmışlardır. Çünkü aynı gemideyiz ve “kurtuluş yok tek başına; ya hep beraber, ya hiç birimiz!”
2018’de umutlarımızı tazeliyor, yeni yıla karanlıklara inat Atatürk aydınlanmasıyla giriyoruz. Her şey gönlünüzce olsun.