Türkiye 12 Haziran’da önemli bir seçim yapacak. Bu seçim ülkenin geleceği için çok ciddi kazanımlar ya da kayıplar verecek.
Bu seçim Türkiye’de 2. Cumhuriyetçiler ile Cumhuriyetçilerin seçimi olacak.
Bu seçimden sonra Türkiye yeni bir yol haritası çizecek kendine…
Hangi parti iktidar olursa olsun önümüzde en önemli konu yeni Anayasa var.
Türk halkı 12 Haziran’da yeni bir Türkiye için sandıkta oy kullanacak.
Hiçbir seçim öncesi bu kadar rejim tartışması olmadı. Liderler bu kadar sertleşmedi. Bu kadar sokaklarda olaylar olmadı.
Gazeteci olarak 1982 yılından bu yana Türkiye’deki seçimleri fiilen takip ettim. 1983 yılında yapılan Genel seçimlerde halk, askeri darbenin ardından askerin desteklediği Milliyetçi Demokrasi Partisi’ne oy vermedi.
Süleyman Demirel destekli parti veto edildi.
Turgut Özal’ın kurduğu Anavatan Partisi sürpriz bir şekilde
iktidar oldu.
O günlerde Türkiye ve dünyada iletişim ağları yoktu. Sadece TRT kanallarından ve gazetelerden bilgi alınabiliyordu.  TRT her zaman olduğu gibi o günde devletin denetiminde iktidarın kontrolünde yayın yapıyordu. Tabi yine o zamanlar askeri rejimin yasakları karşısında gazeteler toplatılıyor ve kapatılıyordu.
Hür bir seçim yapıldığı  iddia edilemezdi.
Buna rağmen sessiz çoğunluk sandık başına gittiğinde çok tanıyıp bilmediği Turgut Özal’ın partisine teveccüh gösterip
onu tek başına iktidara getirdi.
Türkiye Turgut Özal politikalarıyla kabuğunu kırdı ve dünyaya açıldı. Globalleşen dünyada Sovyetler Birliği’nin komünist
rejiminin önüne geçti.
Türkiye o yıllarda 12 Eylül rejiminin yasaklarına karşı mücadele başlattı. Özal;  Demirel, Türkeş, Erbakan, Ecevit gibi liderlerin yasaklarının kaldırılması için referanduma gitti. Halk yasaklar için neredeyse yarı yarıya bir karar verdi. Yüzde 51-49. 
Yasaklar kaldırılınca meydanlar şenlendi.
Artık, Turgut Özal ikinci seçimine kurt liderlerle birlikte meydanlara çıktı. Oy kaybı olduysa da yine birinci parti olmayı başardı.
Hemen ardından yapılan yerel yönetim seçimlerinde ise ciddi oy kaybı yaşayınca kendisini Cumhurbaşkanlığı koltuğuna attı.
Ve sonrasında 2002 Ak Parti iktidarına kadar Türkiye koalisyon hükümetlerine mahkum oldu.
Ak Parti iktidarında özellikle Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığa gelmesiyle birlikte Türkiye’de birçok şey yeniden dizayn edilmeye başlandı.
Ve bugün Ergenekon, Balyoz davaları  bu dizaynın sonucu olarak ortaya çıktı. İrtica ile mücadele adı altında İslami düşünceyle halkın karşısına çıkan partileri kapatan, onlara karşı direkt veya dolaylı olarak mücadele eden TSK operasyonu başladı. Ardından yargı operasyonu geldi.
Sözün kısası Tayyip Erdoğan yürüdüğü yolda ayağına takılan tüm çakıl taşlarını  temizledi ve temizlemeye devam ediyor.
Erdoğan’ın en büyük desteği ise Amerika ve Fetullah Gülen cemaati. Erdoğan, bu yolda kendi yandaş  medyasını oluştururken karşı medyayı da sinirdi. Cem Uzan’ı piyasadan sildi, Aydın Doğan’ı etkisiz hale getirdi.
Artık Erdoğan, Sabah, ATV, Zaman, Samanyolu TV, Bugün, Yenişafak, TV24, Star gazetesi, Beyaz TV, Bugün TV, Kanal Türk ve daha birçok kanal ve gazete tarafından açık açık desteklenirken, bu yayın organları Ak Parti karşıtı siyasi düşüncelere ise ağır bir şekilde yüklenmekten de geri kalmıyor.
Türkiye, insanların yatak odalarında çekilmiş kasetlerin havada uçuştuğu, 1 milyon 700 bin öğrencinin girdiği Üniversite sınavları ve 700 bin kişinin iş için girdiği KPSS sınavlarında belirli kesimlere şifre verildiği iddialarıyla çalkalanarak seçimlere gidiyor…
Yine ülkenin doğusunda özerklik isteyen bir siyasi partinin söylemleri ile bölücü başı Abdullah Öcalan’ın birlikte hareket ettiği, devletinde bölücü başıyla sıkça görüştüğü bir dönemi yaşıyor.
Böyle bir dönemde yapılan tüm anketler iktidar partisini yeniden iktidar gösteriyor.
Artık zaman geldi çattı. Türkiye en büyük ve en sağlıklı anketini 12 Haziran’da yapacak. 12 Haziran’da yapılacak anket Türkiye’nin yol haritasını belirleyecek.