İlk kurulduğunda ''Halk Fıkrası''diye anılırdı.
Daha sonra başına ''Cumhuriyet eklendi. 9 eylül 1923 yılında ''Cumhuriyet Halk Partisi'' yani CHP kuruldu.
Şu anda karşımızda 88 yaşında bir parti duruyor. Bu süre içinde bu partinin başına gelmeyen kalmadı.
Bu gün ise partinin 88 yıllık tarihini ve yaptıklarını sıfırlayarak CHP'yi hak etmediği ithamlarla suçlayabiliyorlar.
Toplumun büyük çoğunluğunu teşkil eden Türkler, Kürtler ve diğer etnik kökende olan yurttaşların her birinin kendi içinde CHP'ye hıncı ve hırsı bitmeden sürüyor.
Etnik köken içinde yer alan Alevi inancında olan yurttaşlar, CHP'yi kendine yakın hissediyor olmasına rağmen, Kahramanmaraş, Çorum ve Sivas Madımak katliamının ve diğer Alevi katliamlarının suçlusu olarak CHP'yi suçlayabilmektedir.
Alevi kesimin eğitimli ve okumuş yazmış kesimi, bundan dolayı CHP'den kopmuştur.
Diğer bir inanç grubu olan Sünni İslam ve Şafiler ise 88 yıldır CHP'yi ''din düşmanı'' bilirler.CHP nin ''camileri ahır yaptığını ve Kuran-ı Kerim'i yasakladığını'' iddia edip dururlar.
Hatta son seçim kampanyasında sayın Başbakan bile bu şekilde konuşmayı içine sindirebilmiştir.
Sünni İslama göre dinin en büyük düşmanı CHP'dir.Onlara göre CHP Alevilerin, Ateistlerin, komünistlerin partisidir.
Son seçim sonuçlarında özellikle Anadolu'da Sünni köyler AKP, Alevi köyleri ise CHP demiştir.(Lütfen Tokat,Sivas,Erzincan köylerine bakınız.) Bunu çok açık göreceksiniz.
Şehirlerde de durum hemen hemen aynıdır.Çünkü Sünnilere göre ''CHP din düşmanıdır,oy veren ise dinden çıkmış sayılır.''
Oysa bilmezler ki Kuran-ı Kerim'i ilk defa halkın diline yani Türkçeye, halkın anlaması için Türkçeleştiren çoğaltan ve dağıtan CHP'dir.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır Kuran-ı Kerim meali Atatürk'ün isteğiyle Türkçeye çevrilmiştir.
Bu gün işçi sınıfı ise dinci sendikalara yönelmiş, solcuyum emekten yanayım diyen CHP yi unutmuştur.
''Fakirlik kaderinizdir, zenginliği de fakirliği de Allah verir Allah alır'' yaklaşımını empoze eden dinci sendikalar işçilerin ve emekçilerin en büyük dostu ve yandaşı olmuştur.
Solcuyum ve emekçiyim diyen sendikayı da,CHP'yi de unutmuştur.
Gene toplumun diğer bir kesimi olan aydınlar ve ilericiler ise CHP'yi gerici ve düzen partisi diye suçlayarak, CHP'yi düşman bilmişler ve partiden uzaklaşmışlardır.
Türkiye nüfusunun büyük çoğunluğu konumunda olan ve her gün daha da çoğalan Kürtler ise CHP'nin can düşmanı olmuşlardır.
Onlara göre CHP; Koçgiri isyanında, Dersim isyanında(21 mart 1937), Nasturi isyanı, Zeylan isyanı, Buban aşireti isyanı sırasında Kürtler büyük katliamlara uğramış, ırmaklar kırmızı akmış, aylarca katliamlar sürmüş diyerek CHP'yi Güneydoğu illerinde silip atmıştır.
En son seçimde ne kadar da biz buradayız, biz insanları din dil ırk ayrımı gözetmeden seviyoruz, biz Kürtleri seviyoruz demiş olsakta CHP oylarında bir gıdım artış olmamıştır.
Yani Kürtlerde CHP'den nefret etmektedir.
Komünistler, sosyalistler ve ateistler CHP'ye oy vermemiştir.Son seçimde Blokun adayı Sırrı Süreyya Önder bunu kanıtlamıştır.
Zaten dincilere hatta dindar Sünnilere kalırsa, CHP Cumhuriyeti kurmakla en büyük kötülüğü yapmıştır.
Onların deyimiyle harf devrimi yaparak okuma yazma oranını bir gecede sıfırlamıştır.Bundan dolayı bu ülke geri ve cahil kalmış,Cumhuriyet ve devrimleri yüzünden bu ülkede dinsizlik ve ahlaksızlık yayılmıştır.
Atatürk ise onlara göre Deccaldır. CHP den ayrılan Ertuğrul Günay ise ''CHP kapatılmalı ve müze veya vakıf olmalıdır'' diyebilmiştir.
Gene eski solcu yeni liberaller ve yeni sağcılar ve para tadının etkisiyle dindar olanlar ise, ''eskiden CHP de görev yaptığım günlere acıyorum, o günler benim için kaybedilmiş günlerdi'' diyebiliyorlar.
CHP içinde olupta CHP ye en büyük zararı verenlere hiç değinmeyeceğim. Bunu da en iyi Muharrem İnce söyledi.''Partililer içinde en büyük sorun sevgisizlik'' dedi.
Bunun en güzel göstergesi ise son bir yılda dört kez Merkez Yürütme Kurulunun (MYK) değişmiş olması gösterilebilir.
Yurt dışında yaşayan eski Türkiye yurttaşları ise CHP'yi tanımıyorlar bile.
Bu durumda 2011 yılında eğer CHP bu kadar olumsuzluklar içinde %26 oy almış ise bunun adı başarı değildir, mucizedir.
Toplumda gerçekten kim kızıyorsa, kimin kafası bozuksa ''vurun kahpeye'' misali CHP ye saldırmıştır ki; bu ortamda böyle bir partinin daha fazla oy alması ve iktidar olması imkansızın ötesinde mucizedir.
1984 yılında rahmetli Bülent Ecevit'te ''CHP ömrünü tamamlamıştır,yeni bir partiye ihtiyaç vardır'' diyerek DSP yi kurmuştur.
DSP'nin kurulması da, yukarıda bahsettiğim sosyal tahlilin sonucundan ortaya çıkmıştır.
Bu durumda ne yapmak lazım?
Hakikaten bu kadar nefretin ve düşmanlığın muhatabı olan CHP ye sarılıp ''inadına CHP, inadına sol'' diyerek inatlaşmaya devam edip,elli yıl daha iktidar için nöbet tutmaya devam edilmeli mi yoksa ''dün dünde kaldı cancağızım, artık yeni şeyler söylemek lazım'' fikrine ufuk açmak mı lazım?
Diğer bir görüş ise, 88 yılda ''parti her kesimin günah keçisi olmuştur yepyeni bir sol parti kurulmalı ve CHP günahı ve sevabıyla tarihin sessiz derinliğinde yerini almalıdır'' diyenleri dikkate almak mı gerekir?
Şu anda da bir yıldır ''yeni CHP'' diyenler bu görüşü savundukları için utangaçlık ve çekingenlik göstererek ''yeni CHP'' diyor olabilirler mi?
Yani şimdilik ''yeni CHP'' bir süre sonra ise yepyeni bir CHP diyebilirler mi?
Sevgili dostlar ben gördüklerimi ve içimden geçenleri yazdım, kafam karışık bu konuda kafamı aydınlatan bu karmaşadan CHP'yi kurtaracak adımların atılmasını dört gözle bekliyoruz.
Fakirin ekmeği umut misali bizlerde kırk beş yıldır yani solcu olduğumuzdan bu yana umutla solun iktidarını bekliyoruz.
Karıncanın hacca gidiş hikayesi gibi zor olsa da bu yolda ölmekte yaşamın içinde savunulabilecek bir görüş olarak duruyor...

Saygılarımla,

 [email protected]