12 haziran günü geldi gitti ve herkes merak ettiği sonucu acı veya tatlı gördü.

Bugüne kadar her kesimin kabul ettiği ölçüler, bu seçimle birlikte alt üst oldu.

Bilinen gerçeklerin, gerçekten gerçek olmadığı ortaya çıktı.

Batı Avrupa demokrasilerinde sağ yanlış yaparsa sol, sol yanlış yaparsa sağ gelmektedir.

Bizde ise sağın(merkez sağ) hatalarını sol değil üçüncü  yol olan ve yönetim iddiasını hiç kaybetmeyen islam kapatmıştır.

Üçüncü yol, artık Türkiye'nin gerçeğidir.

Klasik sağ seçmen gitmiş,İslamcı bir seçmen kitlesi yüzde elli bandına oturmuştur.

Bu yapıyı kırmak veya değiştirmek klasik demokrasi söylemleriyle olmayacaktır.

Yani ''esnaf zor durumda, emekli sürünüyor, köylü açlıktan ölüyor, esnaf siftah yapamadan dükkan kapatıyor, et ithal oldu angutlar angus getirdi, benzin beş lira, açlıktan çocuklar ölüyor, Belediye başkanın hırsız ahaa belgesi'' şeklinde söylenen sözler bu yapıyı geriletmeye yetmiyor.

CHP nin ürettiği yeni politikalar da buna yetmedi.

Esnaf, emekli, işçi, memur, köylü aç ta olsa, sürünsede AKP ye oy vermeye devam ediyor.(ya da herkes hikayeden ağlıyor)

Bu durumda ''senin karnını ben doyuracağım'' söylemi ve politikaları oy almaya yetmiyor.

Halk artık İslami reflekslerin etkisi altında oy kullanıyor.

Bazı insanların ''kafama silah dayasalar CHP ye oy vermem'' dediği bir ülkede yaşıyoruz.Yani acımdan ölsem oy vermemin yerini bu söylem almış görünüyor.

Bu durumda CHP ne yapmalı da halkın dönüşen değişen ve batı demokrasi kurallarının işlemediği bu halktan oy alabilmeli?

Yeni CHP bu sorunun cevabını bulmalıdır.

Sayın Kılıçdaroğlu sayın R.T. Erdoğanın şifresini çözdüğü gibi bu halkın neden AKP ye oy verdiğinin şifresini de tılsımınıda çözmelidir.

En azından bundan sonra bunun için kafa yormalıdır.

Daha öncede ben bunu yazdım. Kılıçdaroğlu tek başına seçim kampanyası yapmıştır ve CHP yi hantal tembel ve hareketsiz yapısını bir nebze olsun yerinden oynatmıştır.

Bundan sonra yapılacak iş geçmiş hantal ve tembel örgüt yapıları acil olarak tasfiye edilmeli yerine yeni toplum modeline uygun halkın öz değerleriyle barışık örgüt yapıları kurulmalıdır.

Bunu yapmadıkları taktirde 2014 seçimlerinde elinde bulunan belediyeleride kaybetme riskiyle karşı karşıya kalacaktır.

Bu seçimde görünen başka bir gerçek ise BDP destekli adayların başarılı olmasıdır.

Bunların içinde Sırrı Süreyya Önder'in aldığı Yüz yirmi bine yakın oy, CHP nin ikinci bölgede iki milletvekili kaybetmesine neden olmuştur.

Süreyya Önder'in sosyalist kimliği ikinci bölgede bulunan sosyalistlerin ve kürtlerin oyunu almıştır.

Bu durumdan dolayı onuncu sırada Bahri Sipahi,onbirinci sırada Çetin Soysal seçilememiştir.

İstanbul seçimlerinin parlayan yıldızı Sırrı Süreyya Önder olmuştur.

Kendisi Kürt kökenli olmamasına rağmen Kürtlerin ve diğer etnik kökende olan sosyalistlerin oyunu almayı başarmıştır.

Bu sonuç mutlaka CHP tarafından incelenmelidir.Nasıl olmuştur da farklı etnik kökenden insanları bir düşünce etrafında toplayabilmiştir?

CHP ve sol bunun cevabını arayıp bulmalıdır.

Kim ne derse desin bu toplum seçimlerde yolsuzluk dosyaları açıklanmasından hoşlanmıyor.

Seçmenin karşısına çık para harca, yedir, içir, para dağıt, bu halk nerden bu parayı buluyorsun da bana veriyorsun diye sormuyor.

Bundan dolayı geçmişte siyasi yollardan çalan çırpan ve zengin olan siyaset erbaplarını kutlamak gerekiyor.

Nedeni ise toplumun bu algısını erken teşhis dederek bugünlere zengin olarak gelmiş olmalıdır.

Bundan dolayı yeni siyasilerin iyi çalmanın ve zengin olmanın inceliklerini öğrenmeden siyasete girmelerini tavsiye etmiyorum.

En azından ihale nasıl alınır,kısa yoldan nasıl zengin olunur ve kazanılan paralar halka nasıl dağıtılır bunları öğrenmeden siyasete girmeyi akıllarından bile geçirmesinler.

Çünkü parası olan dağıtan yediren içiren kişiler ve partiler halk tarafından baş tacı ediliyor.

Bu gün geldiğimiz yeni durum gerçekten, AKP nin ülkenin her yanında ben varım ben bu ülkeyi 2023 e kadar yönetmeye talibim mesajını vermiştir.

Halk CHP ye ''daha fazla çalışman, beni anlaman benim elimi tutman gerekiyor''mesajını vermiştir.

''Sadece liderin çalışması yetmiyor, tabanda benim evime gelecek bana sıcak davranacak örgütlerede ihtiyacın var'' demiştir.

BDP ise Kürt seçmenin partisi olduğunu bir kez daha tescillemiştir.

Artık onların Türkiye partisi olma şansları da ortadan kalkmıştır.

MHP ise en ölü zamanı olan 2002 seçimlerinde %8.5 oy aldığı için ''benim hiç bir zaman baraj derdim olmaz'' mesajını vermiştir.

Bundan sonra tek umut uzlaşma kültürüne yatkın bir parlamentonun olması.

Sayın Erdoğanın yaptığı balkon konuşması bunları söylüyor ama demokrasi çocukluktan itibaren alınan bir yaşam biçimi olduğu için, sayın Erdoğan'ın olduğu yerde uzlaşmanın olacağını hiç sanmıyorum.

Ülke dört yıl daha gerginliklerden beslenen kültüre ve anlayışa teslim edlimiştir.Halk böyle uygun görmüştür.Bundan dolayı ülke daha da gerilecek, anti depresan satan ilaç firmaları bayram edecektir.

Saygılarımla  [email protected]